Ay: Kasım 2019

Teyzem Hülya ile Unutulmaz Gece

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Teyzem Hülya ile Unutulmaz Gece
Artık tam bir sex makinasına dönmüştüm. Özgüvenim çok yükselmişti kimi istesem elde edebilecekmişim gibi geliyordu ama öyle değildi. Elde ettiğim bir çok kadının yanında beni reddeden kadınlarda çoğunluktaydı ama dediğim gibi özgüvenim artık tavan yapmıştı. Bu süreçte inanılmaz bir şey olmuştu. Teyzem Hülya telefon etmiş, bir arkadaşının düğünü için İstanbul’a geleceğini ve bende kalacağını söylemişti. Benim için bulunmaz bir fırsattı. Hülya teyzem benim çocukluk aşkımdı. Masturbasyona başladığım dönemlerde hep onu hayal ederek boşalırdım. Hülya teyzem daha önce evlenmiş ve boşanmıştı. Hatta evlendiğinde ağladığımı hatırlarım. Hülya teyzem esmer, uzun boylu, dolgun göğüs ve kalçlara sahip çok sexy bir kadındır. Hiç değilse benim için öyle.

Hülya teyzem arkadaşının düğünü için İstanbul’a gelmişti. Otobüsten iner inmez boynuna sarılıp yanaklarından öpmüştüm. Eve gidip bavulunu bırakıp tekrar dışarı çıkmıştık. Hülya teyzemle İstanbul’u geziyorduk. Dışarıda dolaşırken koluma giriyor, bazen elimi tutuyordu gülerek “seni bırakmayayım yoksa kızlar kapar valla” diyordu. Biraz dolaşıp yemek yedikten sonra eve gelmiştik düğün akşamdı teyzem hazırlanmaya başladı. Önce banyoya girmişti. Onunla birlikte banyoya girmemek için zor tutuyordum kendimi. Banyodan çıkıp odaya geçip düğün için hazırlanmaya başladı. Odadan çıktığında prenses gibiydi. Kırmızı tek omuzu açık bir abiye elbise giyinmişti. Ona tekrar aşık olmuştum. Teyzem düğüne gel diye ısrar etsede düğün dernek sevmediğim için gitmedim. Düğünün yapılacağı otele teyzemi bırakıp “düğün bitince haber ver gelip alayım teyze seni” dedim. Bende yakınlarda bir bara oturup bira içmeye başladım.

Bir kaç saat sonra teyzem aradı. Sesi sarhoş gibi geliyordu. Düğünün yapıldığı otelden alıp eve getirdim. Biraz içmişti kafası güzel sayılırdı evde de içmeye devam ediyorduk. Teyzem iyice sarhoş olmuştu sürekli gülüyordu “çok uykum geldi yaa” dedi. Bende “gel hadi yatağa geçelim” dedim. Elinden tutup yatağa yatırdım. Teyzem “sende gel yat” dedi. Yanına uzandım. Gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyordu. Bende onu sıkıştırıyordum, şakalar yapıyordum. Teyzem adeta yarı baygın haldeydi. Elimle vücuduna dokunuyordum, okşuyordum. Teyzemin tepkileri yavaşlamıştı. Teyzem uyumak için bana sırtını dönmüştü bende arkadan ona sarılmıştım. Aletim dimdik olmuş sertleşmişti, teyzemin kalçalarına değiyordu. Teyzemin kalçalarına doğru git gel yapmaya başlamıştım. Teyzem uykulu halde “napıyorsun ya” dedi. Bende “bir şey yok” dedim ve git gele devam ettim. Bu sırada teyzem eliyle aletime dokunup “yapma” dedi. Teyzemin elini tutup aletimde gezdirmeye başladım. Teyzem heyecanlanmıştı, nefesi kesilmişti adeta sessizce tekrar “yapma lütfen” dedi. Ben teyzemin elini alıp boxerımdan içeri soktum, teyzem aletimi kavrayıp sıvazlamaya başladı. Artık ok yaydan çıkmıştı bir kere, bende elimi içeri atıp teyzemin kalçalarını okşamaya başladım sonra yavaşça şortunu ve külodunu çıkardım. Elimle vajinasını okşamaya başladım. Çoktan sulanmıştı daha sonra aletimi çıkarıp yandan teyzemin vajinasına doğru girmeye başladım. Teyzem hala “yapma” diyordu ama artık çok geçti çoktan içine girmiştim. Teyzemi yandan sikiyordum. Yavaş yavaş hızlanmıştım. Teyzemin “yapma” demeleri yerini “evet, çok güzel, harikasın”a bırakmıştı. Teyzemi yatağa yatırıp bacaklarını omuzlarıma alarak sikmeye devam ettim. Teyzemi inletiyordum. Teyzem zevke gelmişti artık. Süper gidiyorduk teyzemin üstünüde çıkarıp göğüslerini yalamaya başladım. Bu sırada pompalamaya devam etmekteydim. Teyzem şoktaydı ama aldığı zevk şoku atlatmasına yardımcı oluyordu. Köküne kadar giriyordum. Teyzeme hayatının sex deneyimini yaşatıyordum. İyice sert girip çıkmaya başlamıştım. Teyzem zevk çığlıkları odayı inletiyordu. Çığlıklarını kesmek için dudaklarına yapışıp öpmeye başladım. Teyzemde çoşmuştu. Biraz daha siktikten sonra boşalmıştım.

Teyzem zevkten gebermiş sızmıştı adeta. Benim durmaya niyetim yoktu uykulu haldeki teyzemin ağzına sokup sakso çektirmeye başladım, taşşaklarımı emdiriyordum. Ardından yüzü koyun yatağa yatırıp sikmeye devam ettim. Uykusunda inliyordu ama hiç bir şey yapamıyordu. Teyzemi sabaha kadar her yerinden sikmiştim. Götünü kremleyip parçalamıştım. Orospum olmuştu adeta altımda inliye inliye uyuyordu. Ağzı, yüzü, vücudu sperm olmuştu. Sabah uyandığında bana çok sinirlenmiş ve kızmıştı bende alkollü olduğumuzu söyledim, sarhoştuk dedim. Uzun süre benimle konuşmadı daha sonra yavaş yavaş aramız eskisi gibi oldu ama o geceyi asla unutmadım, unutamam…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ALINTI – Dedemin Kiracısı Kuduruk Çıktı! 7.BÖLÜM

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

ALINTI – Dedemin Kiracısı Kuduruk Çıktı! 7.BÖLÜM
Küvet dolunca kendimizi sıcak suya bıraktık. Konuşmadan dinleniyorduk. Huzur doluyduk. Yarım saat kadar sonra ayağa kalkıp yıkanmaya başladık. Zübeyde ablayı öne eğip, göt deliğine bolca köpük bıraktım ve yavaşca sikimin başını soktum götüne. Zübeyde abla, “Ihhh!” dedi. Geri kalanını sokmam zor olmadı. Ben götünde gidip gelirken, o da düşmemek için musluktan tutunuyordu. Bir süre sonra iyice hızlandım. Fazla dayanamamıştım, birkaç kez daha girip çıktıktan sonra köküne kadar sokup boşaldım. Sikimi çıkartıp bir süre o görüntüye baktım. Göt deliği nefes alır gibi açılıp kapanıyordu. Durulanıp kurulandıktan sonra giyinip yola koyulduk. Kendi ilçemize varınca, Zübeyde ablayı evine bırakıp, ben de eve gittim. Arabayı evin yakınlarında bir yere parkettim. Eve girdiğimde herşey normaldi.

Sonraki 2 gün sakin geçti. Bir ara kuyumcuya uğrayıp güzel bir kolye aldım, tatilde Zübeyde ablaya güzel bir jest yapmak istiyordum. Bu arada planımız değişmiş, tatile otobüs yerine arabayla gitmeye karar vermiştik. Ama Zübeyde abla yine benden bir gün önce çıkacak ve ilçedeki evinde beni bekleyecekti. Nihayet gün gelip çattı. Kahvaltıdan sonra herkesle vedalaşıp çıktım, arabaya atlayıp ilçeye gittim. Zübeyde abla eşyalarını hazırlamış benim gelmemi bekliyordu. Eşyalarını alıp yola çıktık.

Yolumuz uzundu, konuşacak çok şey vardı. Aklımda Handan’la olan ilişkimi anlatmak vardı, ama bunun ters tepmesinden korkuyordum. Anlatmadan önce yoklamak için, “Beni başka kadınlardan kıskanırmısın?” diye sordum. Zübeyde abla da, “Normalde çok kıskanç biriyim. Ama seninle durumumuz farklı. Gençsin, bana bağlı kalmak zorunda değilsin, tabiki gidip çapkınlık yapacaksın. Ama benim görmeyeceğim şekilde olsun lütfen!” diyerek beni rahatlattı. Ben de, “Sana birşey söylemek istiyorum, bunu benden duy, ilerde başkasından öğrenmeni istemem!” dedim. Meraklı bakışlarla bana bakarak, “Dinliyorum?” dedi.

“Handan’la birlikte olduk!” dedim ürkekçe. Ama suratında şaşırma ifadesi yoktu, aksine hafif sırıtarak, “Bunu seni Handan’ın evinde ilk gördüğümde anlamıştım ben zaten! Ne zamandır onu o günkü kadar mutlu görmemiştim. Doğrusu bunu bana anlatacağını sanmıyordum, anlattığın için teşekkür ederim!” deyip ıslak bir şekilde yanağıma bir öpücük kondurdu. Ben şaşırmıştım, “Kızmadın mı şimdi sen bana?” dedim. O da, “Handan kardeşim sonuçta, ama evliliği bitik. Eğer biri onun bu açlığını kapatacaksa, o zaten sen olmalısın! Kardeşimi mutlu görmek beni de mutlu eder!” dediğinde, üstümden koca bir yük kalkmıştı.

Dinlene dinlene gece geç vakit Bodrum’a vardık. Otele girip Check-in yaptırdık. Resepsiyondaki kız bir süre bize ve kimliklerimize baktıktan sonra tekrar, “Hoşgeldiniz!” diyerek anahtarı uzattı. Aramızdaki yaş farkı gözüne çarpmış olmalıydı. Odamıza çıkıp kendimi yatağa bıraktım. Gözlerim sürekli yola bakmaktan yorulmuştu. Uyumak istiyordum, soyunup boxerimle yattım. Zübeyde ablayı da uzun yolculuk yormuştu. O da soyunup, sütyen külotla yatağa attı kendini…

Sabah erken uyandığımızda, acıkmıştım, ama öncesinde deli gibi yüzmek istiyordum. Zübeyde abla da benimle aynı fikirdeydi. Bir süre yatakta uzandık. “Hadi bakalım havuza!” diyerek kaldırdım onu. Ben odada şortumu giyerken, o da banyoda bikinisini giyinip geldi. Beyaz bir bikini vardı üstünde ve muhteşem vücudu ortaya çıkmıştı. Üstüne ince bir elbise geçirdi. İndik havuza.

Havuzun başında fazla kimse yoktu, kahvaltı vakti gelmek üzereydi zaten. Havuz başında olanlar orta yaş kadınlı erkekli insanlardı. Muhtemelen çoğu da Türk değildi. Ben direk kendimi sulara bıraktım. Zübeyde abla da üstündeki ince elbiseyi sıyırıyordu bu sırada. Etraftaki birkaç erkeğin kafasını ona çevirdiğini farkettim. İçimde kıskançlıkla birlikte böyle bir kadına sahip olmanın gururu vardı. Zübeyde abla da kendini suya bırakıp yanıma geldi. Suyun içinde öpüşüp elleşiyorduk. Balayı çifti gibiydik. Kimse umrumuzda da değildi açıkcası.

Bir ara havuzdan çıkıp resepsiyona gittim. Oda numaramı belirtip, odaya kahvaltı istedim. Biz odaya çıkana kadar hazır olacak, ben aradığımda getireceklerdi.

Bir süre daha yüzdükten sonra odamıza çıktık. Direk duşa girdim, hızlı bir duş alıp çıktım. Benden sonra Zübeyde abla girdi duşa. Resepsiyonu arayıp kahvaltıyı yollamalarını istedim. Çok geçmeden garson kahvaltıyı getirdi. Balkondaki masaya hazırlattım. Garson çiçek ve mumlar da getirmiş ve bu hareketiyle bahşişi kapmıştı. Mumları yakıp bekledim. Zübeyde abla duştan çıkıp, balkondaki manzarayı görünce çok mutlu olmuştu. Gözlerinden bunu okuyabiliyordum. Balkonumuz gündoğumunu görüyordu. Muhteşem manzara eşliğinde kahvaltımızı yapıp sohbet ettik.

Daha sonra yerimden kalkıp ona çaktırmadan kolyeyi boynuna taktım. Yerinden kalkıp sarıldı bir süre. Sonra dudaklarıma ıslak ateşli bir öpücük kondurdu. Dudaklarımız ayrılmadan ateşlice öpüşmeye başladık. Birbirimizi sürükleyerek yatağa attık. Yatağa girene kadar üstümüzdeki herşeyi çıkarmıştık.

Çıplak bedenlerimiz birbirine sürttükçe tahrik oluyordum. Zübeyde abla üstümde ağırlığını bana vererek hem sürtünüyor hem dudaklarımı öpüyordu. Bir süre sonra dudakları boynuma ordan da göğüslerime geldi. Meme uçlarımı bile yalayıp beni çıldırtıyodu. Sikim kazık gibi olmuş, başı şişmişti. Bir süre sonra sikim ağzındaydı. Sanki am sikiyordum, o denli zevk veriyordu bana saksosu. Zübeyde abla için erkeğini mutlu etmek bile zevk almasını sağlıyordu. Sakso çekerken kendi de kuduruyordu. Daha sonra üstüme ters bir şekilde uzandırıp, 69 pozisyonuna geldik. Müthiş sulu amı gözlerimin önündeydi. En ufak kıl tanesi bile yoktu, ne amında, nede göt deliğinin etrafında. Kaymak gibi yapmıştı amını götünü. Kafamı gömüp, amını yalamaya başladım.

Sanki amıyla öpüşüyordum. Ağzım burnum am sularıyla sırılsıklam olmuştu, ama aldırış etmeden yalamaya devam ediyordum. Ben yaladıkça o da daha çok zevke gelip, deli gibi somuruyordu sikimi. Bir süre daha birbirimizi yaladıktan sonra Zübeyde abla üstüme çıktı, eliyle sikimi amına hizalayıp bir anda içine aldı, “Ihhh!” deyip dudaklarını ısırdı. Sikimi içinde hissedene kadar bekledikten sonra üstümde zıplamaya başladı. Ben de iki elimle kalçalarından tutmuş, oturup kalkmasına yardım ediyordum. Sikimin çoğunu yavaşça çıkarıp bir anda hepsini içine alıyordu. Gözlerini kapatmış aldığı zevki yaşıyordu. Sonra birden hızlanmaya başladı. Anlaşılan boşalacaktı.

Zübeyde ablayı üstüme iyice eğip göğüslerini emmeye başladım. Alttan da seri bir şekilde pompalıyordum. Buna fazla dayanamayıp, titremeye başladı. Bacaklarını sıkıp beni yavaşlatmaya çalıştıkça, ben daha da hızlanıyordum. Çok geçmeden de boşalmaya başladı. Sikim içinde am sularıyla ıslanırken, kasılan amı sikimi sıkıp sıkıp bırakıyodu. İnanılmaz bir zevk denizi içindeydik ikimiz de. Ben de kendimi kasmayı bırakıp içine boşaldım. Nefeslerimiz dengesizleşmiş, ikimiz de terden sırılsıklam olmuştuk. Üstümde bir süre daha kaldıktan sonra kalkıp, elini amına tutarak duşa girdi. Ben bir süre daha dinlendikten sonra yanına gittim.

Yıkandıktan sonra duştan çıkıp yatağa uzandık. Zübeyde abla göğsüme uzanmış, aldığım kolyeye bakıyordu. “Yeniden doğmuş gibiyim seninle, senin yanında kendimi hiç de yaşlı hissetmiyorum. Sanki 20’li yaşlarda, yeni evlenmiş genç bir kız gibiyim. Herşeyi seninle öğrenip, herşeyi seninle yaşıyorum gibi. Sen hayatıma girmeden önce sıradan biriydim, sen bana özel olduğumu hissettirdin!” dedi. İkimiz de mutluyduk, ben de konuşup büyüyü bozmak istemedim. Öylece bir süre yattık. Biraz daha öyle kalsak uyuyakalacaktık. Aslında yorgundum, ama ilk günden de odaya kapanmak istemiyordum. “Hadi kalk, arabayla biraz çevreyi gezelim!” diyerek kaldırdım Zübeyde ablayı. Hazırlanıp çıktık otelden.

Arabayla civardaki köyleri, dağları, dereleri ve tarihi yerleri gezdik. Yolda akşam yemeği yeyip, gece geç vakit tekrar Bodrum’a döndük. Bodrum’un ışıl ışıl sokaklarında, el ele tutuşmuş, iki sevgili gibi dolaşıyorduk. Büyük kalabalık bir mekana girdik. Bistro tarzıydı, herkes ayakta dans ediyordu. Biz de kendimizi piste yakın boş bir köşeye atıp, içki içip eğlenmeye başladık. Pisttekiler alkolün de etkisiyle show yaparcasına dans ediyorlardı. Sahne hemen önümüzde olduğu için de, kızlar özellikle bana bakıyorlardı. Kızın biri gözüme çarpmış, hem onu kesiyor, hem de Zübeyde ablayla konuşmaya çalışıyordum. Kız dans ederken arkasını dönmüş, götünü sallayarak giydiği minicik külotu bana gösteriyordu. Sikim kalkmıştı, ama Zübeyde ablaya çaktırmamam gerekiyordu.

Zübeyde abla bir ara lavaboya gidince, kız da bana daha bir azgınca bakmaya başladı. Elimdeki viskiyi kaldırıp kıza göz kırptım. Kız gülümseyerek yanıma geldi. Ayağa kalktım ve ayak üstü sohbete başladık. Adının Anna olduğunu, Litvanya’dan tatile geldiğini söyledi. Kıvırcık saçlı, 1.70 boylarında, cüretkar dekoltesiyle, yarı sarhoş konuşuyordu benimle. Ben de kendimi tanıtıp, “Sevgilimle tatile geldim!” dedim. Anna, Zübeyde ablayla aramdaki yaş farkını garipsemişti. “Aa, ben o kadını senin annen sanmıştım! Nasıl, yatakta iyi mi bari?” dedi. “Evet, hem de çok iyi!” dedim, ama konuşurken sürekli lavabodan tarafa bakıyordum. Anna sıkıntımı anlamıştı, onun için fazla uzatmadı konuşmayı. Hangi otelde kaldığını ve oda numarasını söyleyip, gülerek yanımdan ayrıldı. Ve pistte dans etmeye devam etti.

Ben de bu gece bu hatunu götürmek için plan yapmaya başladım. Garsonu çağırıp, tatlı ama sert bir içki getirmesini istedim. Amacım Zübeyde ablayı sarhoş edip, Anna’nın yanına gitmekti. Zübeyde abla geri geldiğinde, lavaboların çok kalabalık olduğundan şikayet ediyordu. İçkilerimiz gelince, “Aşkım, sarhoş olalım bu gece!” deyip hızlıca içirdim. Güzel tadı vardı içkinin, boğazı yakmıyordu. Zübeyde ablanın da hoşuna gitmişti, bitirince hemen bir tane daha istedi. Üçüncü bardaktan sonra, artık sözleri ağzında geveleyerek konuşuyordu. Gözleri de kaymaya başlamıştı. Bir bardak daha içirip, taksiyle otele döndük. Zübeyde abla yalpalayarak yürüyordu. Odamıza girip, yatağa yatırdım. Üstündekileri çıkartıp uyuttum Zübeyde ablayı.

İyice sızdığından emin olduktan sonra otelden çıkıp, Anna’nın otelini aradım. Biraz dolandıktan sonra bulmuştum oteli. Otelin karşısındaki marketten bir şişe şarap aldım. Resepsiyona Anna’nın oda numarasını ve ismimi söyleyip aramalarını istedim. Kendi kendime de, umarım erken gelmemişimdir diyordum. Resepsiyondaki kız telefonla odayı arayıp konuştuktan sonra, “Sizi bekliyor!” deyince, koşar adım odasına çıktım Anna’nın. Kapıyı tıklattım. Ama kapıyı başka bir afet açınca şaşırdım. Anna banyodaymış…

Anna Litvanya’dan arkadaşı Sofia ile beraber gelmiş tatile. Sofia manken gibi sıfatına uyan bir kızdı, 1.80 boyu vardı, sanırım benle aynıydı boyu. İncecik bel, orta boy diri göğüsler ve dışa doğru çıkık muhteşem kalçaları beni benden almıştı. Suratı bebek gibi, gerçek bir sarışındı. Doğal güzelliğini hafif bir makyajla tamamlamış, üstüne poposunu anca kapatan siyah Straplez vardı.

Anna da banyodan gelince kadehlere şarap doldurduk. Keyifli bir sohbet vardı odada. Kadeh boşalınca Anna beni yatağa götürüp dudaklarıma yapıştı. Ateşlice öpüşüyoruk. Ellerimiz vücutlarımızda geziniyordu. Daha sonra Sofia da yanıma gelip boynumu öpmeye başladı. İki tane ateşli hatunun arasında zevkten uçuyordum adeta. Kızlar bir yandan beni öpüp, bir yandan da üstümdekileri çıkartmaya başladılar. En son boxerimle kaldığımda, Sofia gözlerimin içine baka baka boxerimi çıkarttı. Sikimi görünce İkisinin de gözlerinin içi güldü. Sikim kalkmış, başı mantar kadar şişmişti. Damarları belli oluyordu.

Sofia vakit katbetmeden sikimi eline alıp incelemeye başladı. Daha sonra küçük ağzıyla öpücükler kondurup yalamaya başladı. Acele etmeden, tadını çıkara çıkara yapıyordu bu işi. Ben de Anna’yla öpüşürken onun üstündekileri çıkarmış, dik ve sert göğüslerini emmeye başlamıştım. Anna üstümde sadece pembe tangasıyla, göğüslerinin emilmesinden aldığı zevkin keyfine bakıyordu. Daha sonra Anna da Sofia’nın yanına kayıp, sikimle ilgilenmeye başladı. İki tane birbirinden güzel ve seksi kız sikimin başında yalamak için birbirleriyle yarışıyorlardı adeta. Bu da beni fena derecede azdırıyordu.

Kızları durdurup, ikisini de tamamen soydum. Yatağa yanyana yatırıp, ortalarında yerimi aldım. Bir Sofia’nın amını yalıyordum, bir Anna’nın amını. İkisinin de amı çok güzeldi, ama Anna’nın teni beni daha çok etkiliyordu. Anna’nın amı normalden fazla sulanıyordu. Belki de boşalmıştır dedim kendi kendime. Yalamaya kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki, iki kız da birer kez orgazm olmuş, sikmem için yalvarır gözlerle bakıyordu bana.

Sofia’nın tek bacağını kaldırıp, sikimi direk soktum amına. Sofia çığlık atınca bekledim bir süre. Alışınca girip çıkmaya başladım. Sofia’nın amı bakire amı gibi dardı. İlk başlarda zorlanarak giriyordum, ama daha sonra inanılmaz bir zevkle pompalamaya başladım. Bu arada Anna da Sofia’nın memelerini yalayıp, biran önce bir kez daha orgazm olması için uğraşıyordu. Bir süre siktikten sonra Sofia’nın amından çıkıp yatağa sırtüstü uzandım. Anna’yı da üstüme aldım, öpüşmeye başladık. Anna sikimi amının deliğine hizalayıp yavaşça üstüne oturdu. O da köküne kadar aldıktan sonra alışması için bir süre bekledi. İki kızın da amı çok dardı.

Anna üstümde zıplayarak kendinden geçiyordu. Bu sırada Sofia da başucuma gelmiş, bana amını yalatıyordu. Anna gitgide hızlanmaya başladı. Sikim, sanki yağ sürmüşler gibi, Anna’nın amına rahatça girip çıkıyordu. Odada üçümüzün inlemesi ve yatak gıcırdaması bir ritim tutturmuştu. Parmaklarımla Sofia’nın am dudaklarını iyice açıp, dilimi içine sokuyordum…

10-15 dakika sonra sikim zonklamaya başladı. Gelmek üzereydim İkisini de üstümden atıp, yatakta ayağa kalktım. Ve 31 çekerek kızların suratlarına boşaldım. Döllerim ağızlarına yüzlerine bulaşmıştı. Birbirlerini öperek ve yalayarak yüzlerindeki döllerimi temizlediler. İnanılmaz zevk almıştım, ama daha doymamıştım. Biraz dinlenip kızları götünden sikmeyi düşünüyordum. Kendime gelmek için duşa girdim…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kasiyer Olacam Diye Orospu olan Türbanlı

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

Kasiyer Olacam Diye Orospu olan Türbanlı
ALINTI

Adım Aslı, 19 yaşında, 1.65 boyunda, 49 kiloda, siyah saçlı, poposu ve göğüsleri oldukça seksi, ama kapalı bir kızım. Üniversite sınavında başarısız olunca bir kuruyemişcide iş buldum ve çalışmayabaşladım. Patronum İsmail amca 52 yaşında, babacan, güleryüzlü bir adamdı. İş başvurusunda bulunduğum gün çok güzel giyinmiştim. Türban taktığımdan, üzerime bir bady, altımda vücuduma oturan siyah dar uzunca bir etek vardı, pardesümü de giyip öyle çıkmıştım çarşıya. Kuruyemişciden içeri girdiğimde İsmail amca (daha sonra tanıştık), “Buyur kızım!” diye hitap etmişti bana. Ben de iş aradığımı, üniversite sınavlarına hazırlanacağımı, paraya ihtiyacım olduğunu söyledim. Bana, “Kapalı bir kızın kuruyemişcide çalışması zor olacak, sigara ve alkol almaya hep erkekler gelir, bazen eve geç gidebilirsin kızım.” dedi. Ben ısrarla bu işe ihtiyacım olduğunu söyleyince, “Tamam, hemen başla bakalım!” dedi.

Pardesümü çıkardım ve tezgahın arkasına geçip çalışmaya başladım. İsmail amca, kalçalarıma kaçamak bakışlar atıyor, ben eğilip kalktıkça bakışları ile adeta beni yiyordu. Oturduğu sandelyeden pantolonun önünün kabardığı belli oluyordu. Önündeki kabarıklığa bakarken benim bakışımı yakaladı, ben utancımdan kızardım, ama o konuyu değiştirdi. İlk günümdü, heyacanlıydım, tezgah dar olduğundan sık sık arkamdan geçip birşeyler düzeltiyordu. Yine tezgahtaki şeyleri düzeltmek için tam arkamda durdu, önünü tam kalçalarımın arasına dayamıştı. Birşey diyemedim, kıpırdamadan onu dinliyordum. Arada sırada öne eğilip baskısını arttıryordu. Yanaklarım al al olmuştu. Bu böyle 15-20 dakika sürdü. Resmen aletiyle kalçama masaj yapıyordu. Müşteri gelince hemen yerine geçti.

Akşam olmuştu. “Kızım arkadaki depoda düzeltilecek mallar var, gitmeden bana yardım et, yarına hazır olsunlar!” dedi. Ben de, “Tamam İsmail amca.” dedim. Saat 18:00 gibi dükkanın kapısını kilitledi. Ben, “Niye kapıyı kilitlediniz?” diye sorunca, “Depodayken hırsız falan gelir, duyamayız.” diye cevap verdi. Gündüz yaşadıklarımdan tedirgin olsam da, benden 30-35 yaş büyük birisinden zarar gelmeyeceğini, davranışlarından belki benim yanlış anlam çıkarttığımı düşündüm. Depoya indik. Depo gerçektende çok karışık bir yerdi. Merdiveni getirdi, “Sen şu raftaki kutuları indir, ben senden alırım!” dedi. Dar etekle merdivene çıkmak zor olsada çıktım. Bu arada düşmemem için beni baldırlarımdan tuttu, bırakmıyordu. “Korkma kızım seni tutuyorum!” dedi. Aslında düşeceğim de yoktu. Neyse, ben raftaki kutuları düzenlerken eli kalçalarıma geldi. Resmen kalçalarımı okşuyordu. Tedirgindim, ama hoşuma da gitmeye başlamıştı. Ses çıkartmadığım için okşamaları sertleşmiş, artık parmağı ile arka deliğime ve amıma baskı yapar olmuştu…

Ben bir 10 dakika sonra, “Yoruldum!” dedim. “İn, biraz otur dinlen!” diyerek, bana inmem içinde yardım etti, ama resmen beni önüne dayayarak yere indirdi. Sessizdik. Yarım dakika ben önde yarı domalmış şekilde, o da arkamda aletini dayamış halde kaldık. Daha sonra oradaki kanepeye oturduk. Önüne baktığımda, aleti pantolununu delecek gibiydi. Sağdan soldan sohbet ederken, konu cinselliğe geldi. Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu ve “Çekinmene gerek yok, bana herşeyi anlatabilirsin, kızım yaşındasın!” dedi. Bir arkadaşımın olduğunu, fakat beni terk ettiğini söyledim. Nedenini sordu.Söylemedim. Israr etti, “Ben senin sadece patronun değil, aynı zamanda da sırdaşınım, bana söylediklerin burada kalır!” dedi. Ben de saf saf, çıktığım oğlanla öpüştüğümü, birbirimizle seviştiğimizi, fakat arkadan ilişkiye girmeyi red ettiğim için beni terk ettiğini, ağlayarak anlattım…

İsmail amca da bana karısının 10 sene önce öldüğünü, yalnızlığın zor olduğunu söylerken, beni kendine çekti. Ağlayarak, İsmail amcanın kucağına başımı koydum. Ama koyar koymaz dimdik sikini yanağımda hissetim. Bir yandan benimle konuşuyor, bir yandan da, “Ağlama kızım, üzülmeye değmez!” diyerek saçımı okşuyordu. İçim bir tuhaf olmuştu…

Sonra elimi tutup yanağımın altına koydu, artık siki elimin altındaydı. Eğilip yanağımı öpünce, “Ne oluyor?” diye ona döndüm. Döner dönmez dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. “Hayır, amca yapma!” dediysemde bırakmadı. Bir hamlede pantolonunu indirdi, “Seni deli gibi istiyorum tatlım! Lütfen beni kırma, istemediğin hiçbir şey olmayacak!” dedi. Beni doğrulttu ve elimi alarak külotunun üstünden aletini okşamamı istedi. Ben yavaş yavaş sikini okşarken, o da badimi sıyırdı, sütyenimi yukarı kaldırıp, göğüslerimi emmeye başladı. Hem tedirgindim, hem istemiyordum, hemde çok zevk alıyordum. İsmail amca yaşlı falandı, ama çok tecrübeliydi. Bir elini eteğimin eltına attı, külotumun üstünden amımı ellemeye başladı. Sonra külodumu kenara çekip amımı yalamaya başladı. Ne müthiş bir zevkti bu. Bir kızın amının yalanması kadar güzel birşey olamazdı herhalde. Resmen amımın suları akıyor ve orgazm oluyordum…

Bir ara kendi külotunu indirdi. Siki oldukça büyüktü, özelikle sikinin başı kola kutusu kadar vardı. Bana sikini emmemi söyledi. Muhteşem bir siki vardı. İsmail amcanın sikini görünce erkek arkadaşımın sikinin oldukça küçük olduğunu anladım! Daha sonra beni tamamen soydu, kendisi de soyundu. Kanepede 69 olduk. Onun başı benim bacak aramda amımı yalarken, siki de benim ağızımdaydı. 10 dakika kadar birbirimizi zevkle emdik. Ben, “Ohhh İsmail amca harikasın!” diye inledikçe, adam amımı daha bir iştahla yalıyordu. Ben tabii orgazmdan orgazma uçuyordum…

Sikini ağzımdan alıp bacak arama yanaştı ve sikini amımın dudakları arasına sürtmeye, aşağı yukarı kaydırarak amımın dudakları arasında gidip gelmeye başladı. Bakire olduğum için korkuyordum, çünkü nerede duracak bilmiyordum. “Bakireyim lütfen içime girme İsmail amca!” diye güçlükle, inleyerek kendisine rica ettim. “Korkma küçüğüm, kızlığına dokunmayacağım, rahat ol!” dedi. Kanepenin arkasındaki rafların birindeki kutulardan Nivea krem aldı, parmaklarını kremledi. Ben ne yapıyor diye düşünürken, kalın parmaklarından önce birini yavaş yavaş arka deliğimden içeri kaydırdı. Okadar değişik bir zevk alıyordum ki, hiç sesimi çıkarmıyordum. Bir süre sonra üç parmağı da götümün içindeydi. Bir eliyle de amımı okşuyordu…

Bir süre götümü parmakladıktan sonra, “Erkek arkadaşına vermemişsin, ama bu güzelliği benalacağım!” dedi. Biraz heyecandan, biraz da götümden sikilecek olmanın merakından, ona cevap bile veremedim. Ama kocaman sikini götüme nasıl alacağımı da düşünmeye başladım. Bu endişemi anlamış olmalı ki, “Kendini bana bırak tatlım, kasma kendini!” dedi. Yavaşca sikini götüme dayadı, içime girdiğini milim milim hissediyordum. Biraz yüklenince, “İsmail amca duuur, ahhhh, lütfen dur!” derken artık sikinin koca başı götüme girmişti. Arkam yırtılıyor zannediyordum. “Şşşt, geçti bebeğim, tamam bak oldu!” diye diye, yavaş yavaş götüme o koca sikin tamamını soktu. “Ohhh bebeğim, canım, nekadar dar ve güzel götün var! Muhteşem! Harika!” diyerek, tam yarım saat götümü sikti. Sikinin damarlarını bile büzüğümde hissediyordum. Büyük bir hırıltı ile götüme boşalırken,amımı da okşadığından, ben de geldim. Tarifi mümkün olmayacak kadar güzeldi.

Bu arada saat 20:00 olmuştu. Kağıt havluyla temizlendik ve giyindik, yukarı çıktık. “Yarın sabah saat 8’de gel Aslıcığım, tamam mı?” diyerek bana 100 TL avans verdi. Parayı aldım, dudağından öptüm ve 1Tamam yarın görüşürüz!” dedim, dükkandan çıktım. Arkam acıyordu, yürümekte zorlanıyordum. Eve geldim, iş bulduğumu kısaca bizmkilere anlattım. Babam da, “Yorulmuş benim güzel kızım, çok çalışmış!” dedi. Yemek yemeden yatağıma gittim, karnım toktu, İsmail Amcanın kocaman siki beni doyurmuştu.

Halen aynı yerde çalışmaya devam ediyorum 😉

Sağlıcakla kalın…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Calismayan araba

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Calismayan araba
Bir sabah karima kiz arkadasindan telefon geldi ,arabasi calismamis kocasi iste oldugu icin bakacak kimse yokmus benim bakivermemi rica etti.
olur dedim ve evlerine dogru yol aldim . Kapiyi caldim beyaz bir elbise giymisti .etine dolgun sexy ve cok güzel yüzlü cok cekici bir kadindi karimla fantezilerimizde cok yer almisti ve bayagi samimiydik.
arabaya baktim akü bitmisti ara kablosuyla calistirdim araba calisinca cok sevindi boynuma sarilip yanagimdan öptü ve icerde bir kahve icmeyi teklif etti.
tamam dedim ve gectik kahvemizi ictik biraz muhabbet ettik tam kalkacaktim sana bir hediyem var dedi. hic gerek yok dedim zahmet etme, hayir dedi almalisin cok kiymetli bir sey ve elini uzatti bende elimi uzattim aldim aaaa 🙂
bir prezervatif sasirdim yüzüne baktim hemen oracikta elbisenin dügmelerini acmaya basladi ya zamanim yok karim evde hem ise gitmem lazim dedim ama elbise düsmüstü bile dudaklarima yapisti iri memelerini üstüme bastiriyordu beni öperken .
Cok heyecanlanmistim yaptigimiz dogrumu dedim ikimizde evliyiz ,önümde diz cöktü pantolonumu indirip aleti yalamaya basladi dayanamadim tuttum kolundan yatak odasina götürüp yataga attim artik hic bir sey umrumda degildi aygindan stringini yirtarak cikardim yeni traslanmis hazirlanmisti kutusu her zaman tadini merak ettigim kutuya dilimi yerlestirdim sanki yiyecektim her yerini sonra yukariya kayip alttan yerlestirdim kökleye kökleye onun istedigi gibi siktim, isimiz bitince kapidan beni yollarken bu olan rüyaydi eger her hangi biri duyarsa karini kocama siktiririm diye tehdit etti bende sir olarak sakladim kimseye anlatmiyorum 🙂

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bağımsız yeni hayatım ve gerçek yarakla ikinci ger

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Bağımsız yeni hayatım ve gerçek yarakla ikinci ger
Akşam yemeğinde ablam yorgun göründüğümü söyleyince biraz rahatsız olacak gibiyim diyerek geçiştirdim. “ öyleyse yorma kendini” diyerek beni koltuğa oturttu ve çay servisi için bile kaldırmadı. Biraz TV seyrettikten sonra üzerime bir örtü örterek çocuğu ile yan odaya geçti. Bitkinliğimin sebebi beni saatlerce siken kocasının koca yarağıydı, sikerek defalarca boşalttığı yetmemiş gibi amımı ve götümü hoyratça parmaklayarak da boşaltmış, deliklerimde hala hissedilen sızılar bırakmıştı.

Sevgili ablam ise küçük kardeşi hasta olmasın diye şimdi de meyve getirmişti. Karışık duygular içindeydim. Yaşadığım vicdan azabı ile yeni tanıştığım inanılmaz zevkler kafamı aynı anda meşgul ediyordu. Hayatımın bundan sonra eskisi gibi olmayacağını biliyordum sadece. Bir kaç lokma yiyip uyuyakalmışım. Kocamın sesine uyandım. İş dönüşü beni almaya gelmişti. Eve kadar kendimi iyi hissetmiyorum numarası ile pek konuşmadan geldik. Erkenden yatağa girdim, bir süre sonra o da gelip arkamdan sarılıp uyudu. Ben ise tüm yorgunluğuma rağmen arkamdaki öküze artan kızgınlığım nedeniyle uyuyamıyordum. Hala içimde ona karşı az da olsa bir sevgi olmasına rağmen cinsel yetersizliğini örtmek için tek bir çabası olmaması çıldırtıyordu beni. Eniştenin uzun ve kalın siki ile yetinmeyip beni sadece parmakları ile veya diliyle boşaltmasını, sevşme sonrası ikimiz de ter içindeyken sarılarak yatmamızı düşünüyor, benzer şeyler için kocam da çabalasa tüm bunları yaşamayacaktım belki de diyordum.

Ertesi sabah kahvaltıda kocamın telefonu çaldı. “ dur beraberiz sorayım bacanak” deyince çatal elimden yere düştü. “Pazar günü bir eğitim varmış İstanbul’da karından izin al da göndereyim seni diyor” Pazar günü başıma ne gelecekti belli olmuştu.“ Sen bilirsin” dedim isteksizce “ Ben de bizim kızlarla sinemaya filan giderim” Liseyi ve üniversiteyi beraber okuduğum kız lisesinden arkadaşlar ile hala sıkı fıkıyız. Beş kişilik grubun dördü evli biri evlenmek üzere.

Kocamın evden çıkmasından on dakika sonra telefon çaldı. “ Hazır mısın? Pazar bütün gün beraberiz.” “Buraya gelemezsin. Komşuların hepsi evde olur” “ Sen düşünme ben planlıyorum her şeyi, pazar sabahı seninki gittikten sonra beni ara sana adresi gönderecem, atlar bir taksiye gelirsin.” “ Çok güzeldi her şey ama hala sızlıyor parmakladığın yerler” Kahkaha attı “ Bak seni o herifle düşünmek bile istemiyorum ama cumartesi yat onunla, çünkü pazar akşamı ayakta duracak halin kalmayacak” Onunla konuşmak bile bacak aramı sulandırıyordu. Tüm çocukluğumu ve genç kızlığımı suratsızlığı nedeniyle ondan korkarak geçirmiştim ama şimdi evliliğimde yaşayamadıklarımı bana tattırıyordu. Geçirdiğimiz iki gecede ve yazlıktaki ayak üstü sevişmede bana tüm evliliğimdekinden daha fazla ve şiddetli orgazmlar yaşatmıştı. Tüm sert tavırlarına rağmen tüm sevişmelerimiz boyunca beni öven sözler fısıldıyordu kulağıma.

Aynı sıkıcı tempo ile pazar gününü zor bekledim. Enişteyle sevişmemek için artık en ufak bir endişe yoktu içimde. Cumartesi sabahı saçlarımı biraz koyu renge boyattım. Cumartesi akşamı ise öncekilerden farksız ama bana daha da tatsız gelen bir sevişme yaşadık. En tatsız sürprizi de sualsiz sorgusuz içime boşalması ve çocuk istediğini söylemeseydi. Hemen üzerimden kalkması şanstı ayağa kalkıp çıkartabildiğim döllerini çıkardım. Kocam yıkandıktan sonra uyuklarken ben banyoda kendimi ertesi güne hazırlıyor, bacaklarıma ağda yapıyor, amımın çevresindeki kısa tüyleri de alarak gelinlik kızmışçasına kendimi kayganlaştırıyordum. Az evvel içime boşalan dölleri iyice yıkamaya çalışırken bu geceyi bir kazaya uğramadan atlatmayı umuyordum. Yatağa döndüğümde uyuyordu öküz.

Sabah erkenden kalktık, kapıdan çıkar çıkmaz mesaj attım, bir yirmi dakika sonra gelen mesajda ayrıntılı adres vardı. Haftaiçinde aldığım mor saten iç çamaşırlarını giydim, üzerime ise her zamanki gibi bir pantolon ama üzerine kocaman kalçalarımı örten uzun bir bluz seçtim. Babam da kocam da vücut hatlarım belli olmuyor diye mutlu olurdu bu kıyafetimden, içime birazdan girecek yarak ise beni mutlu edecekti.

Bir saatte ancak makyajımı ve saçlarımı yapıp evden çıktım. Nöbetçi bir eczane bulup hemen doğum kontrol hapı aldım. Bulduğum yarağın tadını almadan hamile kalmak istemiyordum. Verdiği adres şehrin dış tarafında yeni yapılan residanslar tarafındaydı. Yolda bir mesaj daha geldi.

“Sitenin güvenliği kapalı otoparka sokacak taksiyi senin adın Zeynep.” Dediği gibi güvenlik durdurdu girişte, Zeynep Hanım değil mi diyerek otoparka soktu. Taksiciye parasını verip gönderdi ve bana asansöre kadar eşlik edip altıncı kat diyerek düğmeye bastı. Kendimi akşamları seyrettiğim dizilerdeki pahalı orospular gibi hissetmiştim. Altıncı kat 26 numaranın kapısı aralıktı zaten ve içeri girdiğimde beni üzerinde bornozu elinde koyu renk bir içki ile bekliyordu. Evet tam bir orospu muamelesi görüyordum. “ rahatsız oldum böyle kötü kadınlar gibi” dedim. Gülerek yaklaşıp öptü “ Sinirlenme hemen. Zeynep kardeşimin adı değil mi? O yüzden sana hürmetleri. Yurtdışından geliyor taksiyi siz ödeyin dedim” Dudaklarımı uzun uzun öptü “hadi giyin çabuk, kapalı havuz boş olur 12 ye kadar, biraz yüzüp ayılalım sonra akşama kadar sikecem seni” “ Ne havuzu söylesen mayo getirirdim” “Aldım ben sana içerde giy, bornoz da var banyoda” zaten bir oda salon olan az eşyalı bir evdi. Salonda geniş bir koltuk ve büyük bir tv, yatak odasında ise en genişinden bir yatak, iki küçük komidin ve duvarı kaplayan ayna dışında bir eşya yoktu. Pantolonumu çıkarırken “ Senin mi bu ev” diye içeri seslendim. “ En yakın arkadaşımın arada kafa dinlemek için kaçıyoruz” Kafa dinlemekten çok karı sikmek için kullanıldığı belli idi. Üzerimdekileri çıkarıp yatağın üzerindeki poşeti açtım. En pahalı markalardan birinden alınmış kırmızı bir bikini. Babam sonrasında da kocam izin vermediğinden ergenliğimden bu yana bikini giymemiştim. Giyinip ayna karşısına geçtiğimde önümü ancak kapatan mayonun ince arkası neredeyse koca kıçımın arasına kaçmış, üstü ise memelerimin sadece yarısını kapatmıştı. “ Ben böyle inemem aşağıya” diye söylendim. Kafasını içeri uzattı. Sonra bir ıslık çaldı. “ Inersin inersin de havuza boşalan kaç erkek olur aşağıda bilemem” Kapının önünde iç çamaşırı ile bekliyorken siki gözümün önünde dikildi ve çadır oluşturdu.

Bir kaç adımda yanıma geldi. Ellerini belime sarıp kalçalarımı avuçlayarak kendine doğru çekti. Siki göbeğime doğru baskı yaparken dudaklarıma yapıştı. “ havuza sonra da gideriz, önce şu aklımızdaki işi bitirelim” diyerek beni yatağa savurdu. Ayakucundaki komidinin üzerindeki poşeti açıp içini kontrol etti, çamaşırını bir çırpıda atıp yatağa atladı. İkimizde kıkır kıkır gülerek birbirimizi öpüp okşayarak yatağın içinde yuvarlanıp oynuyorduk. Arkadaşlarımın bekarken sevgilileri ile yaptıklarını anlatıkları şeyler gibiydi. O zaman onları hem ayıplar hem kıskanırdım için için. Çırılçıplak dakikalarca oynaştık. Siki her zamankinden heybetli ve daha ben ağzıma almamış olmama veya bana sürttürmemiş olmasına rağmen taş gibiydi. “ ne o çok mu azdırdım seni” dedim. “ Sikilmeye doymuyorsun, ablan tek postadan sonra kaçacak delik arıyor. Ben de biraz destek aldım.” dedi. Başucundaki poşeti sallayarak gösterdi, poşetin içi prezervatif, mavi ve beyaz renkli haplar ve kremler ile doluydu. “Sen de hep sırılsıklamsın kızım ne bu hal” dedi avuçladığı amımdan ıslanan ellerini göğüslerime sürerek. Gerçekten elinin ıslaklığı göğüslerimi parlatmıştı. “ Hemen sikelim bari” diyerek ters çevirdi. Kalçalarımı yukarı kaldırarak dört ayak üstünde durmamı sağladı. Uzanıp poşeti yanına aldı. Ben içime girmesini beklerken dilini amımda kısa sürede de göt deliğimde hissettim. Aşağı yukarı yalarken elleri ile kalçalarımı iki yana ayırıyor yüzünü tamamen bacak arama sokuyordu. Kıçımı iyice yüzüne bastırıyordum. Yalamayı bırakıp biraz geri çekilince sikini amımın girişine dayadı. Prezervatif takmamıştı. “ İçime boşalma sakın” diye uyardım. Bir şey demeden yavaşça köküne kadar kaydı, tamamını çıkarıp sonuna kadar bir daha.

Bu hareketi her seferinde önce biraz canımı yaksa da kısa sürede amımdaki ıslaklığı katlıyordu. Bu kadar tecrübeli olduğuna göre bu evde kimbilir kaç karı sikmişlerdir. Rahat bir tempoda devam ederken ben ilk orgazmıma doğru yol almaya başlamıştım. Inlemelerimden anlayıp ensemden bastırarak kıçımı iyiye havaya dikmiş acımasızca hızlı hızlı girmeye başlamıştı. Her vuruşunda kasıklarını hissediyor yatağa gömülüyordum. Boynumdaki acıya rağmen alttan amıma çarpan taşakları, göğsümü sertçe sıkan eli ve aynada farkettiğimiz görüntümüz çıldırmama yetti. Kafamı aynaya doğru bastırdığı için havaya dikilmiş koca götümün arasına giren kalın siki çok rahat seyredebiliyordum ve siki amımın suları nedeniyle parlaması ile çok daha güzel gözüküyordu. Farkedince “ sevdin mi seyredilmeyi, orospum olacaksın demiştim, salla biraz götünü” Dediğini yapınca daha da sertleşmişti, sikini tamamen çıkarıp aynadan bana gösterip sokuyor ve kıçımı tokatlayarak kızartıyordu. Ben manzaranın da etkisi ile yine geriye doğru gerilip kasılarak boşalırken, amımdaki sertliği daha şiddetli hissediyordum. Biraz içimde hareketsiz durdu. Sonra sikinin sadece başı içerde iken bekledi. Poşetten çıkardığı tüpten eline bir şeyler sıktı. Aynı tüpten tam göt deliğimin üstüne damlattı. Aynadan film gibi seyrettiğim bu sahnenin ne anlama geldiğini nefes alışım sakinleyince anladım. “ Yapma sakın” dememe rağmen sağ elinin baş parmağını göt deliğime bastırıp içime biraz kaydırdı. “ İlk günden beri sadece götünü düşünüyorum. Bu kremi Hollanda dan aldım. Sıkma kendini” “ Ama… ” derken kafamı konuşmamam için tekrar yastığa bastırdı ve sikini taşaklarına kadar amıma gömdü. Tekrar kıçıma damlayan kremi hissettim. Bu sefer daha rahat girebilsin diye sikini içimden çıkarmış beni ters çevirerek bacaklarımı havada katlamıştı. Sadece sikinin başı ile göt deliğimi genişletmeye çalışıyordu.

Biraz daha bastırınca başı birazcık girdi ama ıkınmanın şiddetinden tekrar çıktı. Ben tekrar “yapma” deyince durdu. “ Korkuyor musun” “Evet” “ O zaman hazır olduğunda olsun ama mutlaka sikecem o götü ona göre” Siki hala dimdik olduğu halde dizlerinin üstünde baş ucuma geldi. Anlamıştım ne istediğini. Hemen burnumun dibinde sallanan sikin başını ağzımı kocaman açarak aldım. Am sularım ve sikinin kokusu birbirine karışmıştı. Sonra yeni alışkanlığım olan taşaklarını emdim, tekrar siki ağzıma almadan “Haber ver bu sefer” dedim. Cevap olarak kafamı sikine bastırdı. Bu sefer tadını ala ala, siki neredeyse boğazıma kadar alıp emerek ağzımda gezdiriyordum. Siki ağzımda iken hayatımda ilk defa erkeklere hükmetmenin tadını çıkarıyordum. Sekssiz geçen gecelerimde de gördüğüm rüyalarda hep kendimi kalın uzun sikleri yalarken buluyordum. Sadece başını hızlı hızlı dudaklarımın arasında hapsetmişken “ şimdi” diye bağırdı. Sadece ağzımdan çıkarıp siki okşamaya ve dillemeye devam ettim. Yakından görmek istiyordum boşalma anını. Kocaman koyu beyaz bir öbek suratıma çarptığında “ devam et” diyordu. Kalanlar yavaş yavaş sikin kenarından elime inerken, sike 31 çekmeye devam ettim. Elimden taşanlar ve çenemden süzülenler vücuduma damlıyor aynadaki yüzünden döller akan kadının zafer kazanmış ifadesi siki elimden bırakmamı engelliyordu.

O gün beni iki defa daha denemediğim bilmediğim her pozisyonda sikti. Hem de ne sikmek hele üçüncü postada ilaçtan kazık gibi olmuş siki amımda boşaltmak mümkün olmadı. Kucağında neredeyse yarım saat zıplamaktan kızaran am dudaklarım artık acımaya başlayınca üzerine ters yatıp siki ağzıma aldım. O kızaran am dudaklarımı nazik nazik yalarken bir yandan bızırımı emiyor gün boyu altı veya yedi kere boşalmış vücudum uyuşmaya başlarken ben kölesi olduğum sikin tamamını ağzıma sokmaya çalışıyordum. Kendimi aynada seyredip sikin kökünden başına ordan tekrar taşaklara inerek dakikalarca yaladıktan sonra “ şimdi” diye bağırmasına aldırış etmedim. Bu sefer doğal olarak az bir spermi dilimin üstünde hissetmeme rağmen devam ettim. Eniştem de aynı benim gibi belini havaya dikip kıvrılarak yana yığıldı. Spermin ekşi tadını ağzımda hissederek doğruldum.

Dilimin üzerindekileri çarşafa silerken beni kendine çekti ve ağzıma yapıştı.“ Umduğundan daha orospu çıktın bakalım ne kadar yetebileceğim sana” diyerek dilimde kalan döllerine rağmen dilimi emdi yavaş yavaş öpüşürken elimi sikine attım ve avucumun içinde yumuşamasının huzuru ile uyuyakaldık

KABUS GİBİ GEÇEN GÜNLER

Sonraki üç dört ay hayatımın en kötü dönemi ama tüm hayatımı da yeniden kurduğum günler oldu. Aslında günün birinde asıl o günlerimi de enişte ile yaşadıklarımı ekleyerek kitaplaştırmak istiyorum. Kocam çocuk sevdasına hafta içinde de içime boşalıyor, ama soyunması, acemice okşaması ve üzerime çıkıp boşalması beş dakika sürüyordu. Ama ne yeni bir pozisyon ne de yeni bir yer. Odamıza gidiyoruz ben bacaklarımı açıyorum o da içime boşalıyordu. Sanki sadece çiftleşen bir damızlık hayvan gidiydik. Ben bir bahane yaratarak hafta içi veya hafta sonu bazen tek posta bazen iki posta eniştemin sikini yiyor, koca sike ve emilmeye iyice alışan amım nedeniyle bazen içime boşaldığını bile hissetmediğim kocamın altında yalandan inliyordum. Öküz herif küçük sikini amıma sokmayı sevişmek zannediyor, altında kıpırtısız yatışıma aldırmadan boşalıp kalkıyordu. Eniştem ise nerede nasıl sikerse siksin beni de boşaltmadan işini bitirmiyordu. Kırk yaşındaki adamın dölleri her zaman amımdan taşıyor kocamın bir iki damlasını amımdan kolaylıkla yıkayıp atıyordum. Enişte her defasında bir parmağını da göt deliğime sokuyor ama ısrarcı olmuyordu. Üç ayın sonunda “ Bir doktora gidelim neden hamile kalamadın soralım” dedi kocam. Zaman kazanmak için üzerinde durmadım üsteleyince kadın bir doktor bulup randevu aldılar. Aldılar diyorum herşeye rağmen hala attığı her adımı babasının kontrolü altındaydı. Randevuyu bile teyzesi aldı. Kocamdan sperm örneği aldılar beni de uzun uzun muayene edip çeşitli testlere soktu doktorumuz.

Ertesi gün sonuçlar için çağırdığında önce kadın kadına konuşalım diyerek almadı kocamı içeri. “ Çok sağlıklısın ama kocana niye söylemedin hap kullandığını” diye doğrudan sordu. Kıpkırmızı olmuştum “ Korkma aramızda kalacak, ama bir daha doktora sormadan bu tür ilaçlar kullanma yan etkileri olur. Yine de kullanmak istersen bu tabloya göre kullan” diyerek elime bir broşür tutuşturdu. Ben broşürü çantaya sokarken “ Bu arada kocana söylememe sebebime gelirsek, kocanın çocuk sahibi olması mucizelere bağlı” Şaşırmış bakarken kapıyı açıp içeri aldı kocamı. Bir çırpıda anlattı yoğun bir diyet ve çeşitli desteklerle bir tedavi denenebileceğini ama kocamın zayıf spermleri nedeniyle çocuk sahibi olmasının mucizelere bağlı olduğunu. Kocam yıkılmış ben bile üzülmüştüm.

Haftaiçinde gittiği bir doktor daha aynı sonucu vermişti. Artık akşamları ağzını bıçak açmıyordu, zaten berbat olan seks hayatımız ise tamamen ortadan kalkmıştı.

Bu sıkıntılar yetmiyormuş gibi yetmişindeki babam beyin kanaması sonrasında vefat etti. Kırkbeş yıllık eşini kaybetmek annemi yataklara düşürmüş ve doktorlar onun da kalbinin fazla dayanamayacağını söylemişlerdi. Nitekim bir ay içinde onu da kaybettik. Ama kocam bu zor anlarda bile benim yanımda olmaktan çok nerede bir bitkisel tedavi imkanı var onun peşinde koşmakta, nerede bir muska yazan hoca var onu ziyaret etmekte idi. Bu durum bizi iyice kopardı. Artık her gece bağırış çağırışlarla geçmekte ailesi bile kocamın duygusuzluğuna kızıp bana hak vermekteydi. İki ay sonra annemlerin eşyalarını ihtiyacı olanlara verip diğer miras işlerini hallettiğimiz gün ipler tamamen koptu. Nereden geliyorsun diye bağırarak kapıyı açtı. Sakince anlattım. “Çabuk içeri geç sevişecez” diye kolumdan çekince “hayır” dedim. “Şimdi istemiyorum” enseme inen tokat ile yere yığıldım. O da yaptığı saçmalığı fark etmiş halde kalakalmıştı. Hayatımda ilk defa birine küfür edip sadece çantamı alıp çıktım. Bir çek yat bir TV annemlerin boş evinde kaldığım bir ay içinde yüzünü hiç görmedim ve tek celsede boşandık. Babası klasik taşra kafası, bu yaşananlar aramızda kalsın, oğlunun kısırlığı duyulmasın korkusu ile evi satıp parasını bana göndereceğinin sözünü verdi. Sözünü de tuttu ve bir kamyonetle de tüm kıyafetlerimi ve özel eşyalarımı gönderdi.

Annemlerden kalan gelirlerle de elimde bol para vardı artık. Önce ablamın gözünün önünde olayım baskısı ile kendisine yakın bir ev aldım. Bana vurduğunu öğrendiği gün eniştem kocamı işten atmıştı zaten. Hayat düzene girmeye başlamış günlerimi arkadaşlarımla boş boş oturarak ve alışveriş merkezlerinde gezerek geçiriyordum. Bu dönemde eniştem ile yine eskisi gibi bir iki cümle dışında hiç konuşmamıştık. Son kız arkadaşımı evlendirdiğimiz gece eve dönmüş düğünde çektiğimiz fotoğraflara ve videolara bakarken, çevredeki erkeklerin artık karışanım olmadığı için rahatlıkla giydiğim dar elbiseden belli olan büyük göğüslerime ve kalçalarıma bakışları dikkat çekiciydi. Üzerimde düğünde giydiğim kıyafetler ile kanepeye oturup aylardır sik görmeyen amımı önce okşayarak sonra çırılçıplak soyunarak kendimi bile şaşırtacak bir sürede parmaklarıma boşaldım. Neredeyse altı ay sonra gelen bu orgazm yeni hayatımın başlangıç anı olacaktı.

HAYATA TEKRAR BAŞLANGIÇ

Ertesi sabah kahvaltı masasında telefonumu elime alıp mesaja bastım.

“Hala duruyor mu kankanın evi?”

On dakika sonra lafı uzatmayan tavrı ile net cevap geldi ” yarın saat öğle 12″

“ Ben hazırlanacam güvenliğe anahtar bırak 11 de gelirim”

”?“ ”

“soru yok sadece bir ricam var. En güzel takım elbiseni giy”

Gece kafamın net ve huzurlu olması nedeniyle derin bir uyku çektim. Sabah banyoya girip amımın çevresinde uzamaya başlayan kılları temizledim. Erkenden hazırladığım kocaman çanta ile arabama atlayıp evden çıktım gidip saçlarımı yaptırdım tam çıkacakken ani bir karar verip döndüm ve saçlarımı sarıya boyattım. Saat 11:15’te güvenliğe bıraktığı anahtarı alıp eve girmiştim. Hazırlıklarımı tamamlayıp makyajıma son rötuşları verirken dış kapı açıldı. ” Yatak odasındayım, iki dakika daha ver bana”

İçerden kendisine içki hazırladığını düşündüren sesler gelirken ben kendime duvardan duvara aynada son bir kere daha baktım ve yatağın kenarına oturarak seslendim. “ Gelmeyecek misin”

İçeri girer girmez suratında beliren aptal ifade sonrasında da hep güldüğümüz bir anı olacaktı. Yatağın kenarında içine zor da olsa girdiğim gelinliğim ve yüzüme kapadığım duvağımla oturuyordum. O ise her zamanki şık pahalı takım elbiselerinden birini giymiş beyaz gömleği ve ipek kravatı ile çoğu damattan şıktı. Gülerek yanıma oturup “ne bu hal” dedi. Belimdeki kırmızı kemeri gösterip “ Bakire bir kız ile beraber olacaksın yüz görümlüğü takmalısın” dedim. Duvağımı kaldırıp “ Aylardır aklımdasın ne takmamı istersen” dedi. “ Kalın bir şey” dedim. Kahkahalar attı. Ayağa kalkıp ceketini çıkardı ben de duvağımı başımdan atıp sırtımı işaret ettim. Ayağa kaldırıp gelinliğin zor kapattığım fermuarını çekti açtı. Gelinliğimi göğüslerim ve kalçalarından kurtarıp ayakucuma kadar indirdi. Şimdi karşısında beyaz topuklu ayakkabılar, jartiyer ve memelerimi örtemeyen şeffaf sütyenim ile dikiliyordum. Gerçekten gelin olduğum gece bu kadar seksi olduğumu zannetmiyorum.

Pantolonunu indirip sikinin patlayacak gibi göründüğü iç çamaşırları üstündeyken omuzlarımdam başlayarak beni öpücüklere boğdu. Omzum boynum dudaklarım. Genç aşıklar gibi sevişiyorduk. Beraberce yatağa devrildik. Birbirine hasret iki sevgiliymişçesine dakikalarca öpüştük. Göğüslerime doğru inerken “ Önce bekaretimi al, sonra hep seninim” Anlamadan bakınca kulağına eğildim “ Götümde istiyorum seni”

Gülerek ayağa kalktı. Aylardır görmediğim poşeti eline aldı. Bacaklarım açılmış onu seyrediyordum. Külodunu çıkarınca tadına doyamadığım kalın siki ortaya fırladı. “Hep aklımda soracağım artık, kaç cm” “ ondokuz” dedi haklı bir gururla. Elinde krem bacakaramda yerini alırken kalçalarımın altına bir yastık yerleştirdi. Yükselen kalçalarımdan beyaz çamaşırımı çekip çıkardı. Şimdi iki deliğim ortada olacakları bekliyordum. “ Korkma aşkım kendini sıkma gerçek bir kadın olacaksın, güven bana” en sevdiğim hareketi olan tüm amımı bir kerede ağzına alarak başladı yalamaya. Ayların özlemi ile amım hızla sulanırken başını daha da bastırdım. Baskısını bızırımın üstüne vererek amımın içini de dilliyor, arada göt deliğime kadar inip tekrar amıma yercesine saldırıyordu. Ellerimle saçlarını çekiştirirken kremli bir parmağı göt deliğimde hissettim. Yalamayı kesip iki parmağını amıma sokup baş parmağı ile bızırımı ovalıyordu. Sonra iyice kremlediği işaret parmağını ise göt deliğime bastırdı.

“ Sıkma kendini” diye uyarınca biraz saldım kendimi ve parmak yavaşça içime kaydı, içimde fazla tutmadan diğer eli ile tüpten bolca krem sürdü göt deliğime, bu sefer itekleyince parmağı daha rahat girdi. Şimdi götümde işaret parmağı bir ileri bir geri oynuyor aynı elinin baş parmağı ise amıma giriyordu. Aylardır erkeksiz olan birisi için bu bile fazla idi. Öne atılarak ve içimden fışkırarak çıkan sulara şaşkınlıkla bakarak boşaldığımda yine bir süredir nefessiz olduğumu farkederek derin derin soludum. Amımdaki ve götümdeki parmaklar çıkmış şimdi sikine ve göt deliğime tekrar krem damlatılıyordu. Beni tekrar yastığın üstüne yerleştirip bacaklarımı iyice açtı. Sikinin kremden soğumuş başı irkilmeme neden oldu. “ Rahat ol” deyince ellerimi de kullanarak iyice açtım bacaklarımı, o da bacaklarıma bastırınca götüm havada ikiye katlandım. Eliyle tuttuğu sikinin başını içime doğru itekledi. Hafif bir batma hissi ve acı. Geri çekilip yeniden kremledi. Bu sefer daha kolayca başı içimde idi. Götümü sertte avuçlayıp ikiye ayırdı ve hafif bir bel hareketi ile biraz daha ilerledi. “ çok darsın nasıl bir göt bu böyle” diyerek iyice batırdı sikini. “ Yeteeeerr” diye çığlık attım.

Hiç kıpırdamadan duruyor çırpınmalarımın azalmasını bekliyordu. Acı dayanılmaz olmaya başlamışken biraz daha girince ağlamaya başladım. Aldırmadan sikini başına kadar geri çekti ve durdu. Tekrar iteklerken hissettiğim soğukluk yeniden kremlenmesindendi. Acı sızıya dönerken içimde yavaşça hareketlendi, ama hala zevk almaktan uzaktım. Oysa anal seksten zevk alan bir sürü kadının anısını okumuştum internetten. Onun ise çok mutlu olduğu belli idi. Kalın sik tüm götümü yara yara girip çıkıyordu. Acıdan yayılan bacaklarımı tekrar katlayıp bana tutturdu ve bir anda yüklenince 19 cm lik sikin tamamı içime yerleşti. Acıdan gözlerimden yaşlar akar iken o sadece yarısına kadar geri çekerek dar göt deliğimin sikiyor ve bir yandan sağ elinin parmakları ile amımı üstten ileri geri okşuyordu.

Yeni kanayan bir yaranın gittikçe azalan acısı gibi götümdeki acı yerini devam eden bir sızıya bırakmış parmaklanan bızırım am sularının artmasına neden olmuştu. Sikicim “ yediğin ilk yarak bu ha, yarak manyağı yapacam bu götü” gibi küfürler ediyor ben ise bitmeyen sızıya rağmen göt deliğimde ve amımda hissettiğim baskının şaşkınlığı ile farklı bir orgazma gidiyordum. Sanki içime daha fazla almak istermişçesine göt deliğimi istemeden sıkmaya çalışıyor tam tersi olarak parmakladığı amımın iyice açılıp içinden sular damladığını hissediyordum. Hayatımda ilk defa iki deliğimden birden yayılan bir sıcaklıkla eniştemin anlattığına göre neredeyse bir dakika süren benim ise sadece gözlerimi kapatıp kırmızı ışıklar gördüğüm bir an süresince inleyip kesik çığlıklar atıp boşalarak bacaklarımı iki yana saldım. Beni içimden çıkararak ters çevirdi ve pestil gibi yayılmama aldırmadan bacaklarımın üstüne oturup tekrar az evvel çıktığı göte girdi. “ Bu kadar zor girdiğim bir göt olmamıştı, harikasın” Bir kaç dakika boyunca üzerimde şınav çeker gibi girip çıktığını aynadan seyrederken bağırarak üzerime yığıldı ve köküne kadar saplanan sikten sıcak döller götümü doldurdu. Döllerin içimi yaktığını hissediyor ama kıpırdayamıyordum. Boğulur gibi altında yatarken sikini içimden çıkarttı. O sırada içimden bir tıpa çıkmışçasına ses geldi. İkimizde aynı şekilde kıpırdayacak halimiz olmadan yatarken omzumu öpüyor bir eli kıçımı okşuyordu. İçimden döller ise amıma doğru süzülüyordu. Bir on dakika sonra su içmek için yataktan doğrulduğumda ikimizin de gözü yatağın üstündeki kızarıklığa takıldı. Götümün kenarından damlayan bir iki damla ikinci bekaret izi olarak yatakta kalmıştı. Doğrulup kıçıma bir öpücük kondurdu. Banyodaki dolapta yara kremi var diyerek peşimden geldi ve ılık su ile sabunlayıp yıkadığı göt deliğimin kenarlarına beni eğerek krem sürdü.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kasaba 1 (Alıntıdır)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

Kasaba 1 (Alıntıdır)
“Gitmeliydim buradan!”. On iki, tam on iki yıl geçmişti bu bunaltıcı köşesinde Anadolu’nun. Birkaç yıl kalıp, İstanbul’a dönecektim oysa ki. Gencecik bir öğretmen olarak geldiğim bu kasabada, hayallerim de benimle birlikte yavaş yavaş ölüyordu.

Bu sene giderim derken; evlilik, hadi artık seneye diye düşünürken; çocuk, çok kira veriyoruz bir ev alalım derken 10 yıllık ev kredisi, para yetmiyor ek iş yapmalı derken haftasonları dershanede öğretmenlik, nadir de olsa özel ders…
Hadi artık krediyi de bitirdik evi satıp gidelim derken eşimin annesinin hastalığı, ücretsiz izin alıp annesine bakmaya gitmesi, çocuk hasreti…Saplanıp kalmıştım burada.

Bayram, tatil, dershane yoksa haftasonu, ne zaman fırsat bulursam İstanbul’a gidip hem çocuğumu, eşimi görüyor, kayınvalidemi ziyaret ediyor, hem de bir iki gün de olsa hanımla hasret giderip tekrar kürkçü dükkanına; bu karanlık, basık kasabaya geri dönüyordum.

Yalnızlık artık koymaya başlamıştı. Bir taraftan da hayatı kaçırıyorum duygusu, bir daha bu yaşlara dönemem korkusu derken bunalıma girmiştim.

Okuldaki öğretmenlere asılsam adım çıkacak, dışarıda bir halt karıştırsam küçük yer , karım duyar, laf çıkar, bana yakışmaz diye diye, iş dışı tek uğraşım akşamları saatlerce erotik ve porno film izleyip bazen sabaha kadar internette dolanıp, içip içip sızmak olmuştu.

Artık geceleri sabahlamanın etkisiyle gözlerimin altı mosmor dolaşıyordum. Mesai çizelgesinden dakika şaşmayan ben, sabahları uyanmakta zorlanıp çoğu günler koştura koştura yetişir, bazen geç kalır olmuştum.

Cuma akşamı, bu bezgin hayatı, tekdüzeliği değiştirmeye sebep olacağını bile bilmediğim o akşam, okuldan çıkıp, biraz da kimseler görmesin diye kasabanın biraz dışındaki tekel bayiinden 5-6 bira, bir şişe de votka alıp eve döndüm. Kendimce biraz içip eğlenecektim.

Salonda içip, internette her zamanki gibi bir taraftan porno izleyip bir taraftan elim aletimde zaman öldürdüm. Normalde balkonda bile sigara içsem yüz yapan, içki içince kokuyorsun diye yanıma bile yanaşmayan karımın yokluğunu fırsat bilerek yaptığım bu kaçamak, en pahalı gece kulüplerinde içip eğlenmekle eşdeğerdi artık gözümde.

İki üç bira içip yatmayı planlarken canlı chat sitelerinden birinde genç güzel bir kadın ateşli bir sohbet tutturmuş gidiyor, bir taraftan da çocukluğumdan beri bayıldığım ince çoraplı bacaklarını üst üste atıyor, kimi zaman izleyenleri tahrik etmek için bacaklarını aralıyordu.

Artık porno izlemekten, çıplaklıktan bile bıkmıştım, onlarca kadının ucuz dildoları sokup çıkardığı bir et pazarına dönüşmüştü gözümde burası ve bu kadın tam aradığımdı tahrik olmak için. Ekrana kilitlendim, bir bira bir sigara daha içtim, kafam derin bir denizde yüzüyordu sanki…

Kalkıp yalpalaya yalpalaya yatak odasına gittim. Bazayı kaldırıp yalnız günler için “kargoda anlarlar mı, başkası alsa ne derim” korkusuyla aldığım, bazanın altında karımın evliliğin ilk birkaç senesinden sonra ayda yılda bir, binbir nazla giydiği seksi kıyafetlerin ve üç beş fantezi malzemesinin durduğu kutunun en dibine sakladığım yapay vajinayı alıp ekran başına döndüm.

Dumanlı kafayla kayganlaştırıcı jelin bir kısmını içine boca ettim, bir kısmını istemsizce üstüme başıma bulaştırdım. Bilgisayarın başına döndüm. Gözlerimle sanal güzelin kıvrımlarına, bir o yana bir bu yana attığı uzun, şekilli bacaklarına ve en çok da iç çamaşırını görebilir miyim diye bacak arasına dalıp, aletimi yapay vajinaya daldırdım, bu küçük dar silikon oyuncak; artık kimi istersem oydu; bu gece yirmili yaşlarda, ince uzun bacaklı, siyah ince külotlu çorap giymiş, üzerinde bordo renkli dizlerinin bir karış üzerinde biraz parlak ince bir gece elbisesi giymiş, esmer ve beyaz tenli, genç ve bir o kadar fettan bir kadındı…kafam çoktan bir dünya olmuştu…

…çok sigara içtim, perdelerde sarardı, hatun kesin dönünce salonda sigara içtiğim için cıngar çıkaracak… aman neyse…bacaklar…Ayşe Teyze, bacaklarının arasında dolanıp çocukluk masumiyetiyle beni kucaklarken dokunduğum bacaklar…Mine, okuldaki yeni öğretmen, daracık giyiniyor zilli, burası küçük yer, dikkat et Mine…Meltem, karımın kıskançlıktan arkasından beceriksiz diye atıp tuttuğu en yakın arkadaşımın genç karısı Meltem…bira bitti, biraz daha içsem…bira kalmamış votka…haftaya içecektim, neyse boşver…bacaklarını araladı, iç çamaşırı yok mu ne…başım çatlayacak sanırım, aletimden önce…peçete, peçete nerde…

…zırrrrrrrrr……telefon; Dershaneden Mehmet Hoca.
Ortalık aydınlık, kanepedeyim, üstüm açık, altım çıplak, belimde bir ağrı, başım; başım çok kötü.
-Nerdesin oğlum, ders başladı.
-Abi hemen geliyorum, arabada bi sıkıntı çı..
-Tamam lan tamam. Ben idare ediyorum, acele et.

Ne ara tıraş olup giyindim çıktım hatırlamıyorum. Okula benzemez dershane, paranı keser, daha olmadı çıkarır. Tam da karım ücretsiz izindeyken, annesinin bakım masrafının bir kısmı bizim üzerimizeyken. Ayakkabılarımı bile bağlamadan koyuldum yola. Müdüre yakalanmadan öğretmenlerin ders aralarında sigara içmeye indiği yangın çıkışından içeri sıvıştım, parmak uçlarımda sınıfın kapısına kadar sessizce geldim.

Sınıftan ayrılırken Mehmet’e teşekkür ettim. Kulağıma eğilip:
“-Sikicem belanı, az iç diyorum!” diye sessizce sövdü, çocuklar anlamasın diye bir kez daha bu kez duyabilecekleri bir sesle:
“-Teşekkür ederim Mehmet Hocam, arabayı hallettim, ben devam edeyim!” diye aradığında uydurduğum hikayenin devamını getirmeye çalıştım.

Mehmet; fakülteden sınıf arkadaşım, kader arkadaşım, beraber atandığımız bu sıkıcı köşede dost diyebileceğim tek adam. Aynı liseye atandık, aynı dershanede çalıştık. Aramızdaki tek fark, Mehmet’in zaten buralı olması. İlk atandığımız yıllarda benim yine fakülteden arkadaşım Burcu ile evlenmeme karşılık, Mehmet sekiz yıl bekar gezip çocuğumun doğduğu yaz, o sene okula yeni atanmış, yeni mezun olmuş Antalyalı edebiyat öğretmenine aşık olmuş, evlenelim ileride taşınırız buradan diye kızın da aklını çelip evlenmiş, memleketinde hayatından memnun olduğu için eşi Meltem’in buradan pek hoşlanmadığını, hizmet puanlarının artık daha iyi bir yere yeteceğini, gitmek istediğini sıklıkla dile getirmesine rağmen hep bir bahane uydurarak burada kalmayı başarmıştı.

Öğleye doğru başımın ve midemin ağrısı ders aralarında içtiğim limonlu sodaların etkisiyle biraz geçmiş, son derste çocuklara bitirdiğim konunun yaprak testlerini dağıtıp masaya oturup biraz kafayı dinlemiştim ki…Zehra Abla…Bugün temizlik günüydü.

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sabah evden nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum, bilgisayar… bilgisayarı kapatmış mıydım… Uyku moduna geçmiştir. Peçeteler, kayganlaştırıcı jel, yapay vajina, iç çamaşırım, boş bira kutuları, votka şişesi…Eyvah ki ne eyvah.

Belki de gelmemiştir Zehra Abla, geç kalmıştır belki. Dersin bitmesine 15 dakika var. 15 dakika sonra öğle arası. Tövbe, bir daha tövbe, içmek yok. Nasıl bakacağım kadının yüzüne.

Zehra ablanın; ilkokula başlayacak yaşa getirene kadar çocuğumuza bakmış, evimizi çekip çevirmiş, bir telefonla zor zamanımızda koşup gelmiş, ayda verdiğimiz az miktar paraya kırk kez hayır dua etmiş, evimizin anahtarını teslim edecek kadar güvendiğimiz bu kadıncağızın yüzüne nasıl bakacağım… Bir daha utanıp gelmese kocadan kalma emekli aylığıyla nasıl geçinir. Ya hanıma çıtlatsa, yine mi dadandın içkiye diye başımın etini yese…

Bir umut arabaya atlayıp yola koyuldum. Kafamda onlarca düşünce, akşamdan kalma yorgun gövdemi üçüncü kata zar zor attım, ağzım kupkuru, dilim damağıma yapışmış, kapıya bakakaldım. Yaşlıca kadınların ayaklarında görmeye alıştığımız, anca iki parmak yükseklikte, dolgu topuklu, eski, hafifçe tozlu siyah bir çift ayakkabı! Zehra abla sektirmemişti yine.

Ses çıkarmadan yavaşça dönüp, merdivenleri usulca indim, arabaya binip kapıyı yavaşça çektim ve dershanenin yolunu tuttum. Görünmez olmak istiyordum; utançtan, çaresizlikten.

Öğleden sonrayı ne yapsam ne etsem diye düşünmekten, çocuklara ne anlattığımı bilmeden, test dağıtıp eski konuların sorularını çözdürerek geçirdim.

Çıkışta karımı aradım, hal hatır sordum, oğlum nasıldı, kayınvalide nasıldı derken asıl merakım Zehra ablanın hanımla konuşup konuşmadığını öğrenmekti. Karımın sesinde bir farklılık sezmedim, çok özlediğimi söyleyip sakın evde sigara içme, dışarıdan yemek yeme, Zehra ablanın yaptıklarıyla idare et, çıkarken kapıyı kilitlemeyi unutma…ve milyon tane daha ikazını tamam hayatım, peki hayatım diye dinleyerek kapattım. Eve gidip gerçekle yüzleşme vakti gelmişti.

Kapıyı aralayınca yeni temizlenmiş evlere has o koku geldi burnuma, hafif lavanta, hafif çamaşır suyu, yeni havalandırılmış bir ev…Normalde her cumartesi dershanedeki yoğun günün ardından kapıyı aralayınca huzur veren bu koku…bu kez farklıydı.

Çantamı hole bırakıp kravatımı gevşettim, korka korka salona doğru yürüdüm. Tertemiz! Masa, sehpalar, akşam sızdığım kanepe, hepsi tertemiz. Peçeteler, jel, bira kutuları, votka şişesi, hiçbiri ortalıkta yok. Yapay vajina, eyvah…Bazanın altına koştum; yok! Zehra Abla da…Karım annesine bakmaya gittiğinden beri haftalığını ben verdiğim için temizlik sonrası kapıda beni karşılayıp, haftalığını alıp hiç beklemeden “yemekler ocağın üstünde, sofranı da kurdum, Burcu Hanıma selam söyle. Bir isteğin var mı Kemal Bey!” diye sormayı ihmal etmeden, her seferinde “sağol abla” diye uğurladığım kadın yok.

Arayıp özür dilesem diye düşündüm ilk, vazgeçtim. Arayıp karıma anlatsam çok da ayrıntıya girmeden…Haftalığı alma bahanesiyle evine gitsem…

Sofraya baktım; yerli yerinde. Yemekler; ocakta. Banyo; yıkanmış. Yatak odası; toplanmış, baza kapalı. Gidecek olsa; neden onca temizliği yapıp bir de üstüne yemek yapıp sofra kurup gitsin. Bunca şeyi yaptıktan sonra neden haftalığını almayı beklemesin…Kendimden utandım. Bir daha gelse bile; benden on beş yaş büyük abla dediğim, çoçuğumu evimi emanet ettiğim, kocası iş 15 yıl önce iş kazasında hayatını kaybedince ondan kalma aylıkla iki çocuk okutmaya çalışan, yeri geldiğinde dertlerimiz, yeri geldiğinde sırlarımızı paylaştığımız bu kadının yüzüne bir daha nasıl bakacaktım!

Sofraya hiç oturmadan yemekleri buzdolabına atıp kafamda tilkiler gidip yattım.

Ertesi hafta zaman okul koşuşturmacasında akıp geçti, endişem yavaş yavaş azaldı. Cuma günü öğretmenler odasında Mehmet akşam için yemeğe beklediklerini söyledi. Her ne kadar rahatsız etmeyeyim diye ısrar etsem de cevap hakkı vermeyerek “yedide bizde!” diye talimat verircesine konuyu kapattı.

Akşam istemeye istemeye sokağın karşısındaki pastaneden biraz tatlı alarak Mehmetlerin eve vardım. Beklemeden sofraya oturduk. Meltem yine cıvıl cıvıl bir şeyler anlatıyor, bir taraftan da yemekleri servis ediyordu.

Derslerden sonra tiyatro çalışması olduğunu, Mehmet’in yemeğe geleceğimi geç haber verdiğini, aceleyle hazır köfte ve makarna yaptığını anlatırken bir taraftan aklımdan Burcu’nun bu tabloyu görse kızı yine acımasızca eleştireceğini, biraz da bizden genç olmasının ve henüz çocuğu olmadığından kendisinden daha iyi halde vücut hatlarının verdiği kıskançlıkla her fırsatta laf sokacak bir açığını göreceğini geçirdim.

Önemli olmadığını tekrar tekrar söyledim, Mehmet’le yıllardır arkadaş olduğumuzu, üniversitede aynı evde yaşadığımızı, yakınlığımızı bildiğinden Meltem de çok uzatmadan servisi bitirip müsaade isteyip üzerini değiştirip geleceğini söyleyip arkasını dönüp salondan görünen koridorda hızlıca yürümeye başladı. Bir an istemsizce arkasından baktım; üzerinde beyaz bluz ve ince bir hırka, altında diz boyu bir etek, bacaklarında siyah ince çorap, siyah eteğinin sardığı diri ve dolgun poposu…Meltem yatak odasına girip gözden kayboldu. Mehmet’in omzuma vurmasıyla irkildim.

“-Azdın mı lan! Hahahhaa!”

Densiz herif! Okuldan beri rahat bir adamdır. Arada Burcu hakkında konuşup beni taciz eder, her seferinde bozulurum, şaka lan şaka deyip fazla uzatmadan kapatır. Bu defa ben yakalanmıştım ve Mehmet bunu kaçırmamıştı.

Burcu üzerine kot ve tişört geçirip zaten hafif olan makyajını silemeden sofraya katıldı. Gözlerimi Meltem’in yanında bir densizlik yapmaması için Mehmet’e dikip dizimle dürttüm. Mehmet’te ahlak abidesi geçinen benim bu küçük potumu daha çok yüzüme vuracağını gösterir gibi bıyıkaltından gülümsüyordu. Meltem masadaki itiş kakıştan şüphelenip;

“-Niye gülüyorsunuz ya!” diye şaşkın bir yüzle sorunca “-bir şey yok, geçen dershaneye geç kaldım, ondan takılıyor bana” diye geçiştirdim.
Yemekten sonra biraz televizyon izleyip lafladık. Mehmet yeni eğlencesini bulmuştu; bana bakıp bakıp bir kahkaha patlatıyordu. Ben de o gerginlikle konuşurken bile Meltem’e bakmadan televizyonla oyalanmaya çalışıyordum. Yarın dershane olduğunu, sabah erken kalkacağımı söyleyerek izin istedim.

Mehmet’te:

“-Ulan ben çalışmıyorum sanki aynı yerde. Hem geç kalırsan idare ederim!” deyip bir kahkaha daha patlattı.

Meltem’e yemek için teşekkür edip elini sıktım. Mehmet beni kapıya kadar uğurladı. Mehmet kapıda geri dönüp sehpadaki bardaklarla meyve tabağından kalanları toplamaya uğraşan Meltem’e bakıp:

“-Bu gece ne yapsam acaba? Çok yorulursam yarın geç kalabilirim ha, idare edersin artık!“ diye bir kahkaha daha patlattı.

“-Sus ulan zevzek, senin diline düşmeye gelmiyor.” deyip bir dirsek attım. Arkamdan sırıtarak el sallarken merdivenleri inip ayrıldım.

Dışarıda gecenin serinliği eve doğru yol aldım. Ertesi gün; cumartesi! Zehra Abla! Zehra Abla gelecek mi? Gelirse ne derim? Gelmezse ne yaparım? Karıma nasıl anlatırım? Soru işaretlerini sırtlayıp merdivenleri çıktım. Vakit kaybetmeden kendimi yatağa attım. Ertesi günün gerginliğiyle bir o yana bir bu yana döndüm. Sabah erkenden uyandım, hazırlandım. Çıkarken portmantonun üzerine Zehra abla gelir umuduyla geçen haftayı da hesaba katarak iki haftalık para bıraktım, sonra sanki para çözecekmiş gibi cebimde geri kalan nerdeyse bir haftalık parayı daha bıraktım ve çıktım.

Dershanede öğle arasını zor edip zil çaldığı gibi arabaya atlayıp eve gittim. Ayakkabılar… Ayakkabılar kapıdaydı. Zehra abla gelmişti. Dershaneye dönüp günün geri kalanını bir parça rahatlamış geçirdim. Akşam da Zehra ablanın portmantoda bıraktığım parayı alıp ben gelmeden gideceğini düşünerek eve vardım ki ayakkabılar hala kapıda. Bir an gidene kadar dışarıda oyalanmayı düşündüm, sonra kendi korkaklığıma kızarak bir cesaret kapıyı çaldım: Zehra abla…

Kolları sıvalı, ellerini bulaştırmamaya çalışarak açtı kapıyı:

“-Buyur Kemal Bey, yemeği yetiştiremedim!” deyip içeri buyur etti.

Zehra abla ocak başında yemekle uğraşırken bir taraftan konuya nasıl girsem diye düşünerek mutfaktaki sandalyeye oturdum.

“-Fazla para bırakmışsın Kemal Bey!” demesiyle düşüncelerim bölündü.

“-Geçen hafta yetişemedim abla, iki haftalık bırakmıştım.”

“-Yok, daha fazla bırakmışsın.”

Biraz duraklayıp:

“-Dershaneden prim almıştım abla, ondan biraz fazla bıraktım.” diye geçiştirdim.

“-Olsun, ben fazlasını almam” deyince;

“-Tamam abla, hediye alırım ben de o zaman sana!” dedim. Cevap vermedi.

Aklımca kadını parayla, hediyeyle ayartacaktım ama doğru yoldan gitmediğimi anlayıp sustum.

“-Çok aç mısın Kemal Bey, yarım saate hazır yemek.”

“-Hayır abla, öğlen geç yedim, bunları dolaba koyar yarın yerim.”

“-Kahve yapayım o zaman istersen.”

“-O olur bak, ama kendine de yaparsan.”

Cevap vermeden üst rafa uzanıp cezveyi çıkardı, fincanlara uzandı, dikkatle izliyordum; biiiiir…ikinci fincanı da indirdi.

Kahveleri koyduktan sonra masaya geldi, yüzünde kızgınlık, kırgınlık ifadesi aradım: yoktu. Aksine havadan sudan, okuldan konuşup, Burcu’yu, annesini, oğlumu sordu. Kayınvalidemin hastalığına ne kadar üzüldüğünü, oğlumun babasından ayrı kaldığını, böyle gurbetlik çekmenin zor olduğunu anlattı, üniversitede okutmaya çalıştığı çocuklarından, onları ne kadar özlediğinden dem vurdu.

Hayranlıkla izliyordum; ne olgun kadındı. Yalnız başına iki çocuk büyüt. Kocadan kalan üç kuruş maaş, çocuk bakarak, ev temizleyerek kazandığı ekstra parayla iki çocuğu da üniversitede okut…Hazırlık döneminde çocuklarına yardımı olsun diye dershaneden kitaplar, testler getirip, zorlandıkları zaman da karım, bazen de ben özel ders vererek yardım etmeye, başka branşlarda nazımızın geçeceği arkadaşlara rica edip parasız ders verdirmeye çalışmıştık. Ne zaman çocuklardan laf açılsa bunları anıp hayır dua eder, bizi verebildiğimiz azcık haftalıktan dolayı hiçbir zaman mahçup etmez, daha da minnet duygusu uyandırırdı.

Üzerimdeki bu yükten bir an önce kurtulmak istiyordum, lafa girdim:

“-Abla geçen hafta için özür dilerim, çok utandım, kusura bakma.” Biraz durakladı, o aradaki üç beş saniye ömrümden birkaç yıl çaldı.

“-Neyin kusuru, yalnızsın, olur öyle erkek kısmı arada içer, eğlenir.” dedi şefkatli bir gülümsemeyle.

Derin bir oh çektim. Ben kalkayım artık deyip iş yaparken geriye sıyrılmış yazmasını tekrar gevşetip kırlaşmaya başlamış boyasız saçlarını tekrar yazmasının içine sokarak başını bağlayıp kapıya yöneldi. Çıkmak üzereyken:
“-Kemal Bey, şeyi hanımımın çamaşır dolabına koydum!” dedi.

Bir şey anlamamıştım:

“-Neyi abla?” dedim.

“-Şeyi işte!” dedi birisi duyacakmış gibi kısık bir sesle utangaç bir şekilde başını öne eğip kasıklarını işaret ederek. Ben şaşkınlıkla bakarken hiç yüzüme bakmadan iyi akşamlar dileyip kapıyı çekti.

Yatak odasına geçip karımın tarafındaki çamaşır dolabını açtım. Külotların arasında duruyordu: yapay vajina. O karmaşada, vicdan muhasebesinde, koşuşturmacada aklıma bile gelmemişti nerede olduğu. Dahası o günden sonra bir haftadır ne porno izlemiş ne masturbasyon yapmıştım. Mehmet’in Meltem’in arkasından dalıp gittiğimi yakalayıp her fırsatta taciz edip sululuk etmesi de tuz biber olmuştu.

Elime alıp inceledim; temizlenmişti. Jelden vıcık vıcık bıraktığım bir de üstüne içine boşalıp unuttuğum yapay vajina tertemiz, kuru bir şekilde karımın külotları arasında duruyordu.

Aklımdan başka bir kadının spermlerime dokunduğu geçti, kasıklarım karıncalandı. Bir haftadır boşalmamıştım. Bir an Zehra ablanın elimde tuttuğum bu silikon oyuncağa dokunduğunu düşündüm. Pantolonumu çözdüm, makyaj çekmecesinden elime geçen ilk kremi alıp alelacele sürdüm. İçine girdim, gözlerimi kapayıp ayakta bir süre gidip geldikten sonra kendimi yatağa atıp, yatağın üstünde gidip gelmeye başladım.

“-Neyi abla?”

“-Şeyi işte!”…Kasıklarını işaret etmesi, yüzündeki utangaç o ifade.

Aklımdan bu masum kadını çıkarmalıydım. Son zamanlardaki favori masturbasyon malzemelerimi düşündüm. Mine’yi ve öğretmenler odasını dolduran şen kahkahalarını, göz ucuyla bakıp dasürekli giydiği dar pantolonundan aklıma kazıdığım dar poposunu, Meltem’in külotlu çoraplı bacaklarını ve hızlı hızlı koridorda yürürken daldığım dolgun poposunu…Olmuyordu. İçinde gidip geldiğim oyuncağa Zehra ablanın dokunduğu, belki meraktan kokladığı, hatta ıslaklığın ne olduğunu anlayıp tatmış olma ihtimali…Aklımı oynatacaktım sanırım. Zehra ablayı yatağa yüzüstü yatırdığımı, geniş kalçalarının üzerine tüm ağırlığımı verip becerdiğimi hayal ettim. Vücudumdaki tüm kan kasıklarıma hücum etmişti sanki, son yıllarda bu kadar sert ereksiyon olmamıştım hiç ve birkaç dakika içinde boşalmadım sanki kasıklarım patlayıp tüm vücudumu, endişelerimi, azgınlığımı, dertlerimi, her şeyimi akıttım.

Yatağın üstünde ne kadar zaman yüz üstü öylece kalıp düşündüm bilmiyorum, nefesim düzelip beynime tekrar kan gitmeye başlamıştı.

İyice zıvanadan çıkmış olmalıydım, Zehra ablayı becerdiğimi düşünerek boşalacak kadar. Bu düşüşün dibi var mıydı bilmiyorum!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

MASTÜRBASYON – 2

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

MASTÜRBASYON – 2
Yıllar önceydi. On sekiz yaşını ikmal etmekte olan genç kadındım o sıralar. O gece saat dört civarıydı uyandığımda. Usulca yataktan kalktım ve bir süre evin içinde dolaştıktan sonra kendimi yavaş yavaş bastırmakta olan sıcağın da etkisiyle balkona attım. Tabi balkona çıkarken yanıma bir kadeh, bir şişe şarap ve bir pakette sigara almayı ihmal etmedim.
Gerçekten hava şimdiden yakmaya başlamıştı. Ve yaz olduğu için üzerimde yalnızca askılı geceliğim ve kilodum vardı. Denize karşı oturdum ve ilk önce şarap doldurdum kadehime. Ardından bir sigara yaktım. Yudum yudum şarabımı içerken sigaramı da tellendiriyordum denize bakarak.
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum. Şarabın etkisiyle beni bir sıcak basmaya başladı. Önce yüzümü ovaladım. Fakat bu sıcak basması başkaydı. Ve içimde bazı duygular uyanmaya başlamıştı hem sıcağın hem de şarabın etkisiyle; cinsel duygular tabi ki. Önce biraz direndim buna. Fakat geçeceğine daha da artıyordu şarabı yudumladıkça. Derken daha fazla direnemeyeceğimi anlayınca elim göğüslerime gitti bir anda ve geceliğimin üstünden okşamaya başladım. Okşadıkça daha da kabarıyordu içimdeki cinsel arzular. Ve dayanılmaz bir hal alıyordu. Bir süre bir yandan şarabımı yudumlayıp bir yandan da göğüslerimi okşadıktan sonra ani bir hareketle askılı geceliğimi çıkarıverdim bir hamlede. O an yalnızca kilotla kalmıştım. Ve göğüslerimin uçları da alabildiğine sertleşmiş, göğüslerim dolgunlaşmıştı.
Bir süre daha sigaramı tellendirip şarabımı yudumladım o yarı çıplak halimle denize bakarak. Bu arada havada alaca karanlık oluşmaya başlamıştı. Ardı ardına devirdiğim şaraplar sonucunda hem çakırkeyf olmuş hem de cinsel duygularım karşı konulamaz hal almıştı. Yerimden kalktım elimdeki kadehi bitirince ve mutfağa gittim yarı çıplak. Biten şişenin yerine yeni bir şarap şişesi alıp döndüm balkona. Şişeyi sehpaya koyduktan sonra parmaklıklara ellerimi koyup denizi süzdüm birkaç dakika. Ardından tam oturacakken bir an durup cinsel organıma baktım. Elim yavaşça cinsel organıma gitti. Öyle ayakta bir süre okşadım onu kilodumun üstünden. İyice ıslanan cinsel organım okşayınca daha da ıslanmıştı. O an hiç çekinmeden çıkarttım kilodumu ve oturdum yerime. Oturur oturmaz da yeni şişeden kadehime şarap doldurdum ve ardından bir sigara yaktım. Şarabımı yudumlayıp sigaramı tellendirirken hava da aydınlanmaya başlamış, güneş balkona abanmanın yolunu tutmuştu. Alabildiğine açtım bacaklarımı o an. Güneşin sıcaklığıyla doldu o an cinsel organım. Ve bu sıcaklığın etkisiyle zaten yanan kadınlığım iyice yanmaya başladı.
Artık karşı konulamaz noktaya gelmiştim. Kadehimdeki şaraptan bir yudum daha aldım ve sigaramdan derin bir nefes çekip elimi kadınlığıma attım. Önce hafiften sonra giderek hızlanan biçimde okşamaya başladım. Bu arada hiç sakınımsız biçimde inliyordum. Okşamalarım bir süre sonra kadınlığımın iyice ıslanmasıyla parmaklamaya dönmüştü. Bir yandan sakınımsız biçimde inliyor bir yandan da alabildiğine parmaklıyordum kadınlığımı ve hatta götümü. Parmakladıkça da daha da azgınlaşıyordum. Bir saate yakın devam eden bu halin sonunda kasıla kasıla boşaldım. O an yaşadığım zevk dakikalarının etkisiyle açıkça sarhoş olmuştum ve soluk soluğa ter içinde kalmıştım.
Bir yirmi dakika daha kadınlığımı parmaklayıp göğüslerimi okşadıktan sonra. Yeniden kadehime şarap doldurdum ve yaktığım sigaranın eşliğinde yudum yudum içtim esriklik içinde denize bakarken.
Bu olayın bir benzeri hemen hemen yirmi yıl sonra yeniden başıma gelecekti. Fakat o zaman balkonda yalnız olmayacaktım. Yanımda eşim de olacak ve bu keyifli anları birlikte yaşarken bir yandan öpüşüp bir yandan da birbirimize mastürbasyon yapacaktık.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kocama Vermediğim Götüm Almana Nasip Oldu! (1) ALI

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Kocama Vermediğim Götüm Almana Nasip Oldu! (1) ALI
Kocama Vermediğim Götüm Almana Nasip Oldu! (1) (Marziye 37 Y., Berlin / Almanya)

Merhaba, adım Marziye. 37 yaşında 3 kız çocuk annesiyim. Doğup büyüdüğüm Türkiye’den genç yaşımda Almanya’ya gelin gelmiştim. Kocam halamın oğluydu, Almanya’da doğup büyümüştü. Bir türlü alışıp sevemedim Almanya’yı, uyum sağlayamadım. Bu da evliliğimde gerginliklere sebep oluyordu. İlk zamanlar birkaç ayda bir Türkiye’ye gidip annemi babamı görüyordum ama peş peşe üç çocuk doğurduktan sonra bu durum da ortadan kalktı. Kocamın ve ailesinin baskıları sürerken işin içine dayak da girmişti. Birkaç günde bir sudan bahanelerle tokatlar suratımda patlıyordu.

Kaynanamlarla aynı binada altlı üstlü oturuyorduk. Almanca bilmiyordum, kendi başıma sokağa çıkmama bile izin vermiyorlardı. Gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Büyük bir baskı altındaydım. Sadece çocuklarım beni hayata bağlıyordu. Boşanmak yapabileceğim bir şey değildi. Zaten inancımız ve töremiz gereği gelinin ancak cenazesi baba evine dönerdi. Boşanıp Türkiye’ye dönsem kimse yüzüme bakmaz, bir tas su, bir dilim ekmek vermezdi.

Tesettürlü, dini bütün bir kadındım ama kocam sürekli içki içen zaman zaman da uyuşturucu maddeler kullanan biriydi. Dışarda içtiği yetmiyormuş gibi bir de evde içer, cebinden çıkardığı hapları atardı ağzına. Kızlarımı yatırdıktan sonra beni zorla yanına oturtup içki içmeye zorlardı. Dudaklarımı sımsıkı kapatıp itiraz ettiğimdeyse suratıma sert tokatlar atardı. Kaynanama ve kayınbabama bu durumu anlattığımda, “Sen de azıcık kadın ol da kocanı eve bağla, bize de böyle şikayetlerle gelme!” derlerdi. Çocuklarının ne olduğunu çok iyi bildikleri halde kazancı iyi olduğu için ses etmezlerdi.

Sadece içki ve uyuşturucu değildi problemim. Yatakta da problemler vardı. Kocam başından beri götten ilişk**e bulunmak istiyordu benimle. Birkaç sefer götten zorla yapmaya kalktığında kaçıp elinden kurtulmuş, kendimi banyoya kilitlemiştim. Utana sıkıla kaynanama bu durumu anlattığımda, “Sen de ver götten, ne diye itiraz ediyorsun. Köydeki anan bile veriyor götten. Götün çok mu değerli senin, elmas mı saklıyorsun orada!” diye bana çıkışmıştı. Üstelik hiç utanmadan kendisinin kocasına götten verdiğini söylemişti.

Evlilik içi tecavüzlerse rutin bir olaydı. İstemediğim, hasta ve adetli olduğum zamanlarda bile zorla sahip oluyordu bana. Birkaç sefer büyük kızıma yakalanmıştık. Gözleri önünde babasının tecavüzüne uğramıştım. Ama güçlü direnmelerim sayesinde onca yıl götten ilişkiye girememişti. Kayınbabamın sarkıntılıkları ise söylemeye utandığım başka bir olaydı. Kaynanamın evde olmadığı zamanlarda beni sıkıştırıp oramı buramı elliyordu. Birkaç sefer banyo yaparken yanlışlıkla (!) içeri girmişti. Kaynanamın Türkiye’ye gittiği ve hasta olduğu bir dönemde ise kendisini yıkamamı istemişti. Kocama bunu yapmak istemediğimi söylediğimdeyse, “O senin baban, ne demek ben onu yıkamam!” demişti öfkeyle. Zorla beni banyoya sokup kayınbabamın çıplak vücuduna dokunmamı, onu sabunlayıp yıkamamı sırıta sırıta izlemişti. Öz babasının sikine dokunmama ses çıkartmamıştı…

Yıllar bu şekilde gelip geçerken kızlarım büyüdü. En büyüğü Hande, 18 yaşına gelmişti. Liseye gidiyordu. Benimle hiç ilgisi olmayan güzel ve şık giyinmeyi seven, makyaj yapan genç bir kızdı. Doğal olarak erkek arkadaşları da oluyordu. O nedenle anlaşamıyorduk birbirimizle. Benden çok babasına bağlıydı. Telefon sürekli elindeydi. Almanca doğru düzgün bilmediğim için telefonda ne konuştuğunu anlayamıyordum, ama ortanca kızım ablasının ahlaksız konuşmalar yaptığını söylüyordu. Ben ablasıyla iyi geçinemediği için iftira attığını düşünüyordum, ama bir gün telefonunda gördüklerim karşısında doğru söylediğini anladım…

Hande banyo yapıyordu, telefonu yatağının üstündeydi. Telefonuna peş peşe Whatsapp mesajları gelmeye başladı. Merak edip telefonu aldım elime. Bir adamın sikinin resimleriydi gelenler. Kızım da ona kendi çırılçıplak resimlerini çekip atmıştı üstelik. Almanca konuşmalar yapmışlardı. O an elim ayağım titremeye başladı. Banyoya girip saçlarına yapıştım. Kendimi kaybetmişçesine vuruyordum. Diğer kızlarım ablalarını elimden çekip alana kadar dövdüm. Ağzı yüzü kan içinde kalmıştı. Kaynanam ve kayınbabam koşup geldiler. Ama onlara neden dövdüğümü söyleyemezdim. Benimkinden daha beter döverlerdi çünkü. Tartıştığımızı, bana küfür ettiğini, dayanamayıp dövdüğümü söylediğimde inandılar.

Akşam kocam geldiğinde de aynısını söyledim. Ama olayın gerçek sebebini bilmediğinden, “Sen benim kızıma nasıl vurursun!” diyerek beni dövdü, kızıma attığım dayağın bir benzerini ben yedim. Ama artık alışmıştım dayaklara, o nedenle umursamadım. Hande’ye telefonundaki resimleri silmesini, o adamla bir daha görüşmemesini, öbür türlü babasına gerçeği anlatacağımı söyledim.

Dediğimi yaptı, ama birkaç hafta sonra yüzünden düşen bin parça halde yanıma geldi. Adamın kendisiyle birlikte olmak istediğini, itiraz ederse çıplak resimlerini internete koymakla ve babasına göndermekle tehdit ettiğini söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. “Kızım sen silmedin mi o resimleri?” dediğimde, “Anne ben sildim, ama onun telefonunda duruyor sonuçta!” dedi ağlayarak.

Teknoloji konusunda iyi değildim. Kızım resimleri silince her şeyin bittiğini düşünmüştüm. Gene saçlarına asılıp dövmek istedim, ama dövsem de bir faydası yoktu artık. Kızım ağlayıp ayaklarıma kapanarak, “Anne ne olur babama söyleme, ne olur, kimse duymasın anne, ne olur!” diyordu. Adamın adının Günter olduğunu, Alman bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını söyledi. Günter denilen adam kızımla birlikte olmak istiyordu. Aksi halde resimleri internete koyup kocama gönderecekti. Bir şeyler yapmak lazımdı. Alman polisine gidemezdim. Olay açığa çıkar, belki de kızım aile içi cinayete kurban giderdi. Bu işi sessiz sedasız çözmek gerekiyordu. Kocamın ve ailesinin haberi olmamalıydı. Bunu yapacak olan da bendim.

Maksadım kocamdan habersiz biriktirdiğim birkaç yüz Euro’yu adama verip olayı kapatmaktı. Kızıma, “Günter’le buluşmak istediğini söyle, beraber buluşup konuşalım!” dediğimde, “Tamam anne!” dedi. Hemen yanımda aradı adamı. Almanca konuşuyorlardı, konuşma hararetli bir hal aldığında, “Kızım ne oldu, ne diyor bu adam?” diye sordum. “Ben kafede buluşalım diyorum, ama o itiraz edip evine gitmemizi istiyor!” dedi. İstemeye istemeye, “Tamam, ama yanımda annem de olacak de!” dedim. Hande dediklerimi söyledikten sonra, “Kabul etmiyor!” deyince, “Ne demek kabul etmiyor?” dedim sinirle. “Ya sadece sen gel, ya da annen gelsin tek başına. İkiniz birden gelmeyin diyor!” dediğinde öfkeden kendimi parçalayacak hale gelmiştim, ama artık dönüşü olmayan bir yola girmiştim.

Kızımı tek başına o adamın evine gönderemezdim. “Tamam, annem gelecek seninle konuşmaya de!” dediğimde sözlerimi Almancaya çevirdi. Sonra da, “Tamam kabul etti!” diyerek kapattı telefonu. “Peki, ben bu adamla nasıl anlaşacağım kızım, benim Almancam az!” dediğimde, Günter’in Türkçe bildiğini, konuşma konusunda sıkıntı yaşamayacağımı söyledi Hande. “Türkçeyi nerden öğrenmiş bu kefere?” diye sorduğumdaysa, “Anne Almanya’da kaç milyon Türk var. Hem Günter her yaz Türkiye’ye gidiyormuş tatil için, o şekilde öğrenmiş!” diye yanıt verdi.

Ertesi gün Hande ile beraber çıktık. Büyük ve eski bir binanın en üst katındaydı Günter’in dairesi. Ben binaya girerken Hande etraftaki kafelerden birinde oturup bekleyecekti beni. Asansör yukarı çıktıkça heyecanım da artıyor, kalp atışlarımın şiddeti çoğalıyordu. Kızarmış, terlemiştim. Sonunda asansör durdu. Birkaç merdiven çıkıp kapısının önüne geldim, zile bastım. İçerden ayak sesleri gelirken elim ayağım titriyordu. Biraz sonra kapı açıldı. Sarışın, uzun boylu, benim yaşlarımda, atletik vücutlu bir adam kapıdaydı.

Almanca hoş geldiniz deyince içeri geçtim. Adam bana elini uzatınca ters ters baktım ve elimi uzatmadım. O da neden uzatmadığımı anlamış gibi çekti elini hemen. Koltuğa oturmamı istedi, kendisi de karşıma oturdu. Günter Hande’nin dediği gibi Türkçe biliyordu. “Benim çok Türk arkadaş var, ben tatillerde hep giderim Türkiye’ye. Ben çok seviyor orayı!” dediğinde, “Sen bırak şimdi bunları. Benim kızımdan ne istiyorsun? Utanmıyor musun o yaşta kıza sarkıntılık etmeyi? Suç işlediğini bilmiyor musun? Ayıp değil mi?” değimde, “Oo, oo, bi dakka, bi dakka. Hande 18 yaşında. Artık yetişkin bir kadın. Sen karışamazsın ona!” diyerek karşılık verdi.

“Bana bak, ben onun annesiyim. Öyle bir karışırım ki, aklın çıkar yerinden. O resimleri hemen sileceksin!” dedikten sonra da çantamı açıp 500 Euro çıkardım. “Al bak, bu parayı al, kızımı rahat bırak tamam mı? Sil o resimleri şimdi!” dediğimde, “Oo, siz beni yanlış anladınız, ben para istemiyorum, benim param var!” dedi gülerek. “Bak Günter misin nesin, al şu parayı da konu kapansın. Kızımı rahat bırak, o resimleri sil, bundan sonra birbirimizi görmeyelim. Tamam mı? Eğer kocama söylersem seni öldürür. Ben bunu istemediğim için kendim geldim. Al şu parayı, sil o resimleri. Kendi yolumuza gidelim!” dediğimde sırıtarak geriye yaslandı.

Günter, “Sen Türk değil misin? Sen kocana söyleyemezsin. Bana yalan söyleme, beni kandıramazsın. Ben para istemiyorum. Ben Hande’yi istiyorum!” dediğinde kan beynime sıçradı. Hiç yapmadığım halde küfür ettim, “Bana bak orospu çocuğu, al şu parayı insan gibi sil o resimleri. Kızım çocukluk edip yapmış bir hata, ama daha fazla uzatma artık. Al şu parayı, sil resimleri!” diyerek paraları suratına fırlattım.

Günter gülerek paraları yerden aldı ve önümdeki sehpanın üstüne koydu. “Sen çok sinirlisin, ama sana yakışıyor, sen çok güzel kadınsın!” deyince bir an üstüne atılmak istedim. “Bak, insan gibi söylüyorum. Bizi rahat bırak. Kocama söylersem seni öldürür. Al bu parayı, rahat bırak bizi. Bu işi aramızda çözelim. Uzatma artık. İnsan gibi söylüyorum sana. Anlaşalım, tamam mı, al şu parayı!” diyerek paraları ona doğru ittim. Hatta 200 Euro daha çıkarıp onu da koydum.

Günter, “Ben başka bir şey demiyorum ki, ben de anlaşmak istiyorum. Ama ben para istemiyorum, ben sana söyledim. Hande yetişkin biri artık. Polise gitsen de bir şey yapamaz. Sen suçlu olursun. Kocan da bir şey yapamaz. Burası Almanya Türkiye değil” dedi sırıtarak. Öfkem gittikçe artarken aynı sözleri bir kez daha ama bu kez daha yumuşak bir tonda söyledim. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır hesabı ben de Günter’i ikna edebileceğimi düşünüyordum. Ancak Günter pis pis sırıtıp duruyordu ben konuşurken. Yine de sözlerimi sessizce dinledi.

Konuşmam biterken, Günter, “Ben Hande ile olmak istiyordum, ama artık vazgeçtim!” dediğinde büyük bir neşe kapladı içimi. Ama hemen sonra, “Ben seni istiyorum!” deyince deliye döndüm. “Senin kulakların duyuyor mu ne dediğini!” diye bağırdığımda, gülerek iki kulağını tutup salladı. “Duyuyor, ikisi de sağlam!” dedi pis bir gülüşle. Şoka uğramıştım. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Şok içindeydim. Küfürler ettim, ama ettiğim küfürler Günter’e hiç tesir etmedi.

Günter, “Ben teklifimi yaptım. Sen benimle olursan sizi rahat bırakırım. Bir daha da görmem. Ama yok dersen, itiraz edersen sen bilirsin. Hemen şimdi koyarım internete, üstüne de yazarım Almanyalı Türk Hande diye. Bütün akrabaların görür. Kocanın çalıştığı işyerine gider orada herkese gösteririm!” dedi iğrenç bir gülme eşliğinde. Elindeki telefonu tutmuş bana gösteriyordu bu sırada. Ekranında kızımın çıplak resimleri vardı. Yerimden fırlayıp telefonu elinden almaya çalıştım, ama kolumu havada yakalayıp büyük bir güçle beni koltuğa geri fırlattı.

Sırıta sırıta gülüp telefonu sallayıp kızımın resimlerini göstermeye devam ediyordu. Kapana kısılmış bir fare gibiydim. Kızımın istikbali vereceğim karara bağlıydı. Beynimin içi boşalmıştı sanki. Hiçbir şey düşünemiyordum. Elim ayağım buz kesmişti. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Kızımın cahillikle yaptığı hatanın bedelini ödemem isteniyordu. Belki de bu kaderime yazılmıştı, kadere iman etmiş biriydim. Başka türlüsünü düşünemezdim.

Dakikalar sonra gözyaşlarımı silip, “Tamam, ama sileceksin resimleri, bir daha da bizi rahatsız etmeyeceksin!” dedim. Günter, “Tamam, söz veriyor ben, dediğimi yapacağım. Ama sen de yapacaksın. Ben çok seviyor senin gibi kapalı Türk kadınları. Çok merak ediyor, siz çok güzel oluyorsunuz!” dedi acı veren gülmesi eşliğinde. Göğsüm kalkıp iniyordu şiddetle. “Bu aramazda kalacak, kimseye söylemeyeceksin. Eğer öyle bir şey olursa seni bıçakla delik deşik ederim!” dediğimde, “Ooo, sen çok öfkeli ama öyle daha güzel. Çok güzel kadınsın sen, kocan çok şanslı. Ama korkmana gerek yok, ben kimseye söylemem. Kimse bilmez, söz veriyorum sana!” dedi yüzüne ve sesine ciddi bir ifade vermeye çalışarak.

Derken Günter pantolonunun kemerini ve fermuarını indirdi. Pantolonu ayaklarına inerken, “Sen manyak mısın be, ne yapıyorsun?” dedim, ama Günter hiç oralı olmadan baksırını da sıyırdı aşağı. Kasıklarına inen kalın ve sünnetsiz siki karşımdaydı. Taşakları ve kasıkları sarı kıllarla doluydu. Öfke, utanç, korku her türlü pis ve aşağılık duygular kaplamıştı içimi. Hande’nin telefonunda resimlerini gördüğüm şey şimdi kanlı canlı karşımdaydı. “Sen ne pis adamsın, yatak odası yok mu bu evde?” dediğimde, “Yok, benim ev küçük, ben bu koltukta yatıyorum!” dedi sikini sallayarak.

Çatı katı olduğundan pencerelerden karşıdaki evler görünmüyordu, sadece bulutlu gökyüzü görünüyordu, ama hep gece vakti ilişkiye giren beni fazlasıyla germişti bu durum. Üstümde halen kıyafetlerim vardı. Ayağa kalkıp pardesümü çıkartmak istediğimde, “Nein, çıkartma, böyle daha güzel, daha seksi oluyorsun!” dedi Günter. Koltuğa oturdum yeniden. Günter önüme gelip sikini salladı tekrar. Kalın, sünnetsiz siki sosise benziyordu. Kafasındaki derisi bir ileri bir geri gidiyor, ucundaki delik bir görünüp bir kayboluyordu.

Yavaşça ağzımı açınca ucundan tuttuğu sikini soktu ağzıma. Hayatımda kocamın ve kayınbabamın sikinden sonra başka bir erkeğin siki temas ediyordu vücuduma. Acemisi olduğum bir şeydi bu. Kocamla 19 yıllık evliliğimizde çok yaptığımız bir şey değildi. Daha doğrusu o istese de ben itiraz edip yapmıyordum. Pek zevk almıyordum çünkü. Kocamın sünnetli kısa kalın sikine göre Günter’inki daha uzun ve kalındı. Dudaklarımın arasında sikinin ileri geri hareketlerini hissediyordum.

Dişlerim sikinin kafasına değiyordu, dişlerimle ağzımın içine daha fazla girmesine izin vermiyordum, ama Günter, “Ağzını aç, dişlerini aç!” diye söylenince dediğini yaptım. Araladığım dişlerimin arasından ılık, kalın bir sosis içeri doğru kaymaya başladı. Dilimi sağa sola oynatıp kurtarmaya çalışıyordum, ama Günter’in kalın siki ağzımı dolduruyordu. Dilimi oynatabileceğim bir alan bırakmıyordu.

Başımda mavi ve siyah desenli ipek türbanım vardı. Renkli, büyük başlı toplu iğnelerle saçıma sabitlemiştim. Günter’in siki gibi kalın parmaklarının başımın üzerinde gezindiğini hissediyordum. Gözlerimi kapadım, daha fazla açık kalmasına dayanamadım çünkü. Kalın sike tutunmuş sarı kıllar ağzıma, dudaklarıma batmaya başladığındaysa açtım gözlerimi. Kocamınki gibi sikinin gövdesi temiz değildi. Kıllar ortasından başlıyor, köküne doğru daha sıklaşıp uzuyordu. Kılların kalınlığı da artıyor gibiydi. Ağzımda gidip gelen sikinin uzunluğu ve kalınlığı çoğalıyordu. Ağzımın derinliklerine doğru bastırıyor, parmaklarıyla yanaklarıma dokunup okşuyordu. Nazik ve acelesi olmadan yapıyordu bu işi. Oysa kocam hızlı ve hoyratça yapardı. İstemememin bir sebebi de bu hoyratlığıydı.

Günter sallanmaya başlamıştı. Siki ağzımda ileri geri gidip geliyordu. İyice şişen ve sarı kıllarla kaplı kırmızıya çalan taşakları top gibi sallanıyordu. Türbanım üzerinden başımı okşuyordu durmadan. Ellerim dizlerimin üstünde duruyordum, ama bu halim Günter’in hoşuna gitmemişti. Sikini ağzımdan çıkarıp, “Böyle soğuk durma, sen de katıl, zevk almaya bak. Kimse yok burada, bizi kimse görmez, korkmana gerek yok!” dedi sırıtarak.

“Saçma sapan konuşma, ne yapacaksan yap!” diyerek itirazda bulunduğumda birden surat ifadesi değişip çenemi sıktı sıkıca. “Beni memnun et, yoksa resimleri herkes görür. Böyle durma, hareket et, bana katıl. Beni memnun et!” diyerek geriye itti. Sırtım koltuğun sırtına çarparken, “Yala benim penisi, dilini çıkar yala!” dedi kalkık sikini sallayarak.

Doğrulduktan sonra sağ elimle sikini tuttum. Başımı kaldırıp yüzüne bakmadan sıvazlamaya başladım. Siki parmaklarımın arasında hareket eden canlı bir varlıktı sanki bir yılan gibi oynuyordu. “Dilini çıkar dışarı, öyle yap!” diye direktifte bulununca dilimi uzattım. Sikinin kafasına dilim değerken Günter Almanca anlayamadığım bir şeyler söyledi. Keyif almıştı belli ki. Dilimle sikin kafasına dokunup ufak bir dondurmayı yalıyormuşum gibi yapıyordum. Sağ elimleyse kökünden tutmaya devam ediyordum, bir ara elim taşaklarına çarptı bu sırada. Sertleşmiş ve şişmiş taşağı büyükçe bir yumurta gibiydi.

Siki zaman ilerledikçe sertleşip kalınlaşıyordu. Tek elimle zapt edemez hale geldiğimde sol elimi de kullanmaya başladım. İki elimle kontrol etmeye çalışıyordum sikini. Dilimle kafasını yalarken Günter başımı ve yanaklarımı okşamaya devam ediyordu yine. Sikin kafasındaki alınmamış deriyi geriye sıyırdım, bir sosis gibi yuvarlak başını dillerken anlayamadığım bir nedenle emmeye başladım. Neden yaptığımı çözemedim, ama siki dondurma reklamlarındaki kadınlar gibi emiyordum.

Günter bu hareketimden çok zevk aldığını Almanca, “Jaaa, schön, gut, gut!” diye diye söylenerek gösterdi. Sikin kafasını emdikçe ağzıma daha çok girmeye başlamıştı. Günter sikini ağzıma itelerken bir yandan da ben biraz daha ileri kayarak ağzıma daha çok alır olmuştum. Pembe dudaklarımın arasından ıslak ve sıcak ağız boşluğuma sikinin girmesine müsaade ediyordum. Ağzımda biriken tükürüğüm dudaklarımı ve çenemi ıslatıyordu. Kocaman sik ağzımı doldurmuş onu yutmama engel oluyordu. Sikinin kafası ağzımın içinde sağa sola oynuyordu durmadan.

Nerdeyse yarısı belki daha fazlası ağzımdaydı. Burun deliklerim kocaman olmuşlar, ihtiyacım olan havayı alabilmek için büyümüşlerdi. Bu esnada gözlerimi kaldırıp Günter’e baktım. Çok keyif aldığı, memnun olduğu yüzünün şeklinden belli oluyordu. Sallanan şişkin taşakları ellerime değiyordu. Köydeki ineklerin sütle dolan memeleri gibi olmuşlardı. Sağ elimle siki kontrol etmeye çalışırken sol elimle de taşaklarını tutmaya başladığımda, Günter kahkaha atarak, “Jaaa, gut, gut! “Sen de sevdin, sen çok özel bir kadın!” dedi koca ağzını yaya yaya.

Taşaklarını tutup sıkıyor, aşağı çekiyordum. Kıllı taşakları tek elimle tutamayacağım kadar büyümüştü. Sağ elimle de tutup çekmeye, sıkmaya başladım. Siki tek başına kalmış, sadece ağzımla kontrol eder hale gelmiştim. Kocaman açtığım gözlerim Günter’in üzerindeydi. Başımı ileri geri oynatmaya başlayıp sikini emiyor, ara ara da ısırıyordum. Kalın bir sosis ağzımın içinde gidip geliyordu hiç durmadan. Sikinin kalın gövdesindeki çalı dikeni gibi sarı kıllar narin dudaklarıma batıyordu. Etek tıraşı nedir bilmiyordu Günter, temizlik konusunda sınıfta kalmıştı.

Artık nefes alamayacak duruma geldiğimde kendimi geriye çektim. Sik ağzımdan çıkarken o kadar şeyi nasıl ağzıma aldığıma hayret ettim. Çenemdeki, dudaklarımdaki tükürüğümü sildim ellerimle. Günter sırıtarak, “Sen harika bir kadın, muhteşem!” dedi yanaklarımı okşayıp. Ardından beni ellerimden tutup kaldırdı. Boyu 1,90 vardı, bense 1,72 boyundaydım. Ayağımda kalın yüksek topuklu siyah ayakkabılarım vardı. Gene de benden uzun kalıyordu. Oysa normal boyumla bile kocamdan birkaç santim uzundum, hele ayağımda topuklular varken bu fark daha da artıyordu. Bazen kocamın benden kısa olmasının bana baskı yapmasına sebep olduğunu düşünürdüm.

Günter güçlü elleriyle belimden kavrayıp beni kendine çekerken, “Ne yapıyorsun?” dedim tepki göstererek. “Nein, konuşmak yok!” dedi mavi gözlerini açarak. Ardındansa ağzını kocaman açtı ve ne olduğunu anlayamadan ağzıma yapıştırdı. Kendimi geriye itmeye çalıştım, ama yapamıyordum. İki eliyle sıkı sıkı tutuyordu beni. Ağzıyla emiyordu ağzımı. Bütün hayat enerjimi emmeye çalışıyordu sanki. Kalın kırmızı dudakları kaplamıştı ağzımı. Uzun dilini ağzımın içinde hissettiğimdeyse garip bir duygu kapladı her yanımı. Ne olduğunu tam anlayamadığım, ama nefsimin, içimdeki şeytanın uyanmasına neden olan bir şeydi bu yaptığı.

Hoşuma gitmişti. Evet, hoşuma gitmişti. Yıllardır küllenmiş kadınlık duygularım Günter’in öpmesi ile uyanıvermişti. Kocam beni bir kadın değil, şişme bir bebek gibi görüyordu. Üzerime çıkıp işini görüyor, sonra da yatıyordu. Cinsellikten benim de zevk almam umurunda değildi. Yıllardır ilişkiye zorlamaları, tecavüzleri kadınlığımı öldürmüştü. Ama aslında ölmemişti kadınlığım, küllenmişti. Yeni farkına varıyordum. O küllerin altında yanan bir köz vardı halen. Günter’in küçük bir üflemesi ile küller dağılmış ve köz açığa çıkmıştı. Şimdi yavaş yavaş yanmaya başlamıştı. Bu ateş her yanımı sarıyordu. Vücudum titremeye başlamış, serin bahar günü terlememe sebep olmuştu.

Kocamın yaklaşımı haricinde cinselliği inancım gereği neslin devamı için yapılan bir eylem olarak görmüştüm. Küçük yaşlarımdan beri bana öğretilen bu olmuştu. Kadın şeytandır, cennetten de bir kadın yüzünden kovulduk diye diye kafama sokulmuştu düşünceler. Ama aslında yanlış olduğunu ateş vücudumu sararken anlıyordum. Yada şeytan mı aklımı ve bedenimi ele geçiriyordu?

Günter koca elleriyle bastırıyordu belimden. Dudaklarımı emiyor, dilimi çekmeye adeta yutmaya çalışıyordu. Televizyonda bir kadınla erkeğin öpüşme sahnesi göründüğünde kanalı değiştiren ben, şimdi sünnetsiz bir Hristiyanla sarmaş dolaş öpüşüyordum. Günter’in altta halen dimdik duran ve sallanmakta olan siki ellerime değiyor, çarpıyordu. Günter’in vahşi öpmesi sürerken önce sol elimi ardından sağ elimi siki tutmuş üzerinde gidip gelirken hissettim. Kendi başıma yaptığım bir eylemdi bu. Günter’in kabaran erkekliği ile benim de kadınlığım bir denizin dalgaları gibi kabarmıştı. Sikini iki elimle tutmuş okşuyor, koca ağzıyla beni yutmasına izin veriyordum.

Sonunda Günter kendini geri çekti. “Sen çok güzel bir kadınsın, çok özelsin!” dedi gülerek. Yanaklarımı okşadı. Sözleri karşısında göğsüm kabardı. Utandım, ama hoşuma gitmişti. Kocamın yıllarca bana söylemediği bir şeydi bu dedikleri. Kocamdan iltifat duymak çöle kırmızı kar yağması gibi bir şeydi. Beni aşağılayıp alay etmekti hep yaptığı. Makyaj yapmıyor, çenemdeki ve yanaklarımdaki tüyleri çok sık aldırmıyordum. Kaşlarımı aldırmak da sevdiğim bir şey değildi. Ancak bir düğüne yada nişana davetli olduğumda kuaförün yolunu tutuyordum. Bu da kocamın hoşuna gitmiyor, beni tersleyip azarlıyordu. Ama Günter’in karşısında yanaklarımda ve çenemde alınmamış uzamış siyah tüylü halimle duruyordum. Yüzümde bir gram makyaj yoktu. Kaşlarımı da epey zamandır aldırmamıştım. En doğal halimle duruyordum. Buna rağmen bana güzel bir kadın olduğumu söylüyordu.

Bir süre yanaklarımı tutup gözlerini gözlerime dikti. Sanki gözlerimin içinde bir şey arıyordu. Gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum, ama yapamıyordum. Daha doğrusu yapmak istemiyordum. Bu mavi gözlerde yıllardır özlemini çektiğim bir şeyler vardı. Beni içine çekiyordu. Şu an burada bulunmaktan dolayı itiraf etmekte zorlansam da memnundum. Kızımın başına gelen kötü olay kadınlığımın açığa çıkmasına vesile olmuştu.

Koltuğa oturmamı istedi, kendisi de yanıma oturdu. Sırtımı geriye yaslayıp dudaklarımı bu kez nazik bir şekilde öpmeye başladı. Bense sağ elimle kalkık sikini okşuyordum. Öpmelerine karşılık vermeye başlamıştım tüm acemiliğimle. Gözlerim kapalıydı. Elim sikinde, dudaklarım dudaklarındaydı. Kalın ve büyük elleri vücudum üzerinde gezinmeye başladığındaysa bir hoş oldum. Pardesümün üstünden memelerimi sıkıyor, kollarımı okşuyor, alta indirip kalçalarıma bastırıyordu. Az önce onun yaptığı şekilde kalın kırmızı dudaklarını emiyordum. Uzattığı diline dilimle karşılık veriyor, onu kendi ağzımla çekmeye çalışıyordum. Sağ elim sikinin üzerinde gidip geliyor, akıyordu. Sikinin kafası ıslanmıştı. Ağzımın ıslaklığından hariç meniye benzeyen bir sıvıydı bunun sebebi.

Derken kendini geri çekti. Sikini ağzıma almamı istedi tekrar. Yavaşça eğildim ve şişip kalınlaşmış ten rengi sosisi ağzıma aldım yeniden. Başımı kaldırıp indirerek yapıyordum. Sik ağzımın içinde ilerleyip duruyor, kafasına dilimle ufak dokunuşlar yapıyordum. Kıllı kasıklarının arasına sol elimi soktum, taşaklarını avuçladım. Güçlü ve kalın kalçalarını elledim. Elimin altında Günter’in tenini, etini hissediyordum. O ise kendini geriye yaslamış ve başımı okşamaya devam ediyordu. Ara sıra sırtıma kayıyordu eli.

Halen giyinik olmam onu mutlu ediyor gibiydi. Böyle bir şey hiç başıma gelmemişti. Tecavüzler haricinde kocamla cinsel ilişkilerimiz esnasında hep çırılçıplak olurduk. Mutfakta, salonda, yatak odasında hatta kızlarımın odasında bile tecavüze uğramıştım. Hepsinde de normal günlük kıyafetlerim vardı üzerimde. Kocam kendi anne babasının evinde, köyde annemlerin evinde bile tecavüz etmişti bana. Ama şimdi giyinik olsam da tecavüze uğramıyordum. Benimle sevişen bir erkek vardı yanımda.

Bu işe başlayalı ne kadar olmuştu bilmiyorum, ama geçen zamana rağmen Günter’in siki sertliğini koruyor, erkenden boşalma sıkıntısı çekmiyordu. Oysa kocamın yatakta bile bir dakika sürmeden, sikini içime sokmadan boşaldığı olurdu. Tecavüz ettiği zamanlardaysa külotuma, eteğime, üstüme başıma boşaldığı çok olmuştu.

Günter’in siki ağzımı dolduruyor, ama halen dışarıda bir parçası kalıyordu. O kalan parçayı da alabilmek için ağzımı daha çok açıyordum. Ama başaramıyordum. Bunu neden yapamadığımı anladığımda kalktım ayağa, Günter’in bacaklarının arasında eğildim dizlerimin üzerine. Şimdi daha rahat edebileceğim bir şekle gelmiştim. Sallanan siki kavradım ve bakışları arasında yeniden ağzıma soktum. Bu kez hiçbir parçası dışarıda kalmadan tamamen ağzıma girmişti. Kıllı kasıklarına, taşaklarına kadar almıştım ağzıma. Günter’den gelen iniltiler ve aralarda anlamadığım Almanca sözler arasında gırtlağıma kadar almıştım haşmetli siki.

Yavaşça kaldırdım başımı. Sik ağzımdan çıkar çıkmaz sağa sola oynadı tıpkı bir hacıyatmaz gibi. İşaret ederek bacaklarını ayırmasını istedim. Kıllı kasıklarını, şişkin taşaklarını emmeye, yalamaya ve ağzıma almaya başladım bu sefer. Günter’in sesleri çatı katını dolduruyordu. Güçlü kalçalarını, uyluklarını bile emiyor, yalıyordum. Kadınlığım yıllar süren derin uykusundan uyanmıştı artık…

[Marziye]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

komşumun Annesi vol.1

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

komşumun Annesi vol.1
öncelikle şunu belirteyim,kimse inanmak zorunda değil bu macerama eğer seviyeli yorumlar olursa hikayeme devam ederim.okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.

öncelikle kendimden bahsedeyim, kendimi bildiğimden bu güne nedendir bilmem olgun kadınlar her daim tahrik eder beni kendime sorarım sapıkmıyım diye, arkadaşlarım emsali ve küçük kız ve kadınlara ilgi duyarken benim onlar hiç dikkatimi çekmez ama nezaman bir 40+yaş kadın görsem ister istemez tahrik olurum ve bu sıkıntımı da kimseye anlatamam neyse maceram mı desem hayatımın dönüm noktasımı desem başımdan geçen olaya anlatıyorum inanın fazlası var eksiğiyok.

yaşadığım şehir sahil bölgesi olması nedeni ile çok nemli yaz akşamında mecbur şortla oturuyorum.

akşam 6 da eve dönerken merdiven balkonunda gri pijama ve beyaz tişört ile halı yıkayan kadıngözümden kaçmadı ve muazzam kalçası tamamen belli oluyordu.
kapıdan girerken göz göze geldik ve gülümsedik istemeden.

evden içerigirdim eşim açtı kapıyı dedim bunlar kim karşı çapraz dairemize birinin taşındığını söyledi. genç bir çift ve 1 çocuklu olduğunu aslen adanalı olduklarını öğrendim.

o gün içerisinde kapımız 2 kere çalındı ve ben açtığımda karşıda kısa boylu beyaz tenli ve irigözlü bir hatun iyi akşamlar dedi ve bizde tornavida olup olmadığını sordu bende var ama arabada getireyim dedim ve terliklerimi giyerek aşağıya inerken arkadan iri kıyım bir herif kusura bakmayın zahmet oluyor bizde vardı ama bulamadık dedi.arkamıdöndüğümde kadının kocası zattenttiğim şahıs ile gözgöze geldik ve bana doğru gelerek elini uzattı ve ben A.dedi bende hoş geldiniz dedim benimle beraber aşağıya indi ve bagajdan torna vida setini uzattım kullanın sonra veririsiz dedim. bagajı kapatırken bana siğara içipiçmediğimi sordu ve elindeki siğarayı uzattı bende teşekkür ederek aldımyaktım sohbete başladı memur olduğunu amiri ile tartıştığını izmirden geldiğini v.s anlattı bende kendimden bahsettim oturduğumuz yere daha önce düğün için geldiğini ve çok beğendiğini falan anlattı ve sigaralarımız bitince apatrmandan içeri girdik. ve adam nerden baksan 35-40 gösteriyordu. o sırada o halı yıkayan afet ile karşılaştırık. annesi olduğunu ve onlarla ile yaşadığını anlattı. tanıştık ismi Fatoş du. fatoş ile tokalaşınca elleri pamuk gibi idi ve ben yine tahrik olmuştum. adamın yaşına göre kadın çok diri idi. oğlundan sigara alıp aşağıya indi. 2.kez kapı çalındı adam kusura bakmayın sizirahatsı ediyoruz amaçanak anten takacağız çatı ananhtarı sizde varmı diye sordu bende haftaya merkezi sitemtakılacak boşuna takmayın dedim ve benim mevcut antende çift çıkış olduğunu onu kulalna bileceğini ama akşam sakatlık olur diyerek yarın 6 da geleceğimi söyledim ve mennun olduğunu söyleyerek yarın için sözleştik. kapıyı kapatınca eşim oo yeni komşularla hemen kanka oldun dedi ve güldü bilmiyordu ki benim analarına abayı yaktığımı.cuma günü 6da gelince adam dışarıda idi ve kablo aldığınıve beni beklediğini söyledi çatıya çıkıp antenkurulumunu yaptık.ve evlerine girip cihaz ayarı yaparken gözlerim hep anasını arıyordu. işin bitimine yakın dışarıdan geldi , gelinine çay versene dedi ve oğlu anası ve ben balkonda geyik yaparak çay içtik ve eve gittim. yalan olmasın 1-1,5 ay hiç görmedim. bir akşam hatta gece yarısı tam yatmaya hazırlanırken aparmanda bir gürültü koptu ve apartmanda alışık olmaığımız için herkez kapıya koştu sesler bizim yeni komşunun dairesinden geliyordu bir duraksama sonrası yönetici ve ben daire zilini çaldık ve gürültüden duymuyorlardı ben biraz şiddetli kapıya vurunca gelin açtı ve ağlayarak yardım edin neolur dedi yönetici ve ben (ben çok tedirgin)içeri girdik kolidorda adam ve daha önce hiç görmediğim bir adam bogaz boğaza girmişler anneside o görmediğim adama sarılarak ayırmaya ve biryandan da allah belanı versin hayvan düş peşimizden diye bağırıyordu. ben kadına arkadan sarıldığım gibi (o an dünya durdusandım) mutfaga doğru birhamle ile mutfağın kapısından soktum ve o kalcçaları öyle bir hissettimki inanın taş bok yemiş. kadın beni iterek bırak beni yaa diyerek bağırınca kendime geldim. ve döndüğümde bizim yönetici o adamı alarak dış kapıya çekmiş diğeride onun üzerine geliyordu ki ben arya girdim.adam tehtitler savurarak gitti.bizde komşuya ne oluyor bakın biz böyle şeylere alışkın değiliz polis çağıracağız falan dedik. sonra çıktık evlere gittik. 2 gün sonra fatoş ile kapıda karşılaştık ve o gün için özür dileyerek kusura bakmayın o benim kocam dı deyince afarladım ve baba-oğul nasıl birbirlerini boğazlar derken kadın 2.kocası olduğunu söyledi.ve kapıönünde siğara içtik bende aile arasında olur dedim bana ne ailesi oğlumda buda şerefsiz dedi belliki ciddi bişeyler olmuştu ben fazla üstelemedim.aradan uzunca zaman geçti arada kadını görüyor tahrik oluyordum, birgün fatoş ve kocası evden çıkarken gördüm barıştıklarını anladım.2 ay sonra benim yan dairemde oturan mehmet abi istanbulda işbulduğunu ve haftaya taşınacağını söyledi üzülmüştüm lig tv internet herşeyimiz ortak kullanıyorduk ve evlerini yükledik gittiler 1 hafta sonra fatoş boş daireden çıkarken gördüm ve abla hayırdır dedim. oda burayı tuttuklarını ve kocası ile burada oturacaklarını söyledi oğlu ile daireleri karşılıklı olacaktı. sonra taşındılar adam tır şöförü ve ismi muzaffer idi. evitaşıdılar adamsürekli dışarıda olduğu için kadın oğlunda kalıyor bazen yatmaya dairesine geçiyordu. zamanla iyice tanıştık iki aile ile ve okullar tatil olmuş yaz dönemi yine başlamıştı. bu arada kadın ve gelini sık sık akşamları bize oturmaya geliyorlar bende mutfağa gidiyordum. eşim öğretmen olduğu için tatilde ailesinin yanına gidecekti hazırlık yaparken geldi fatoş (devamını yazacağım)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Neconun Gizli Defteri-1 .Çocukluk Yıllarında Erkek

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Neconun Gizli Defteri-1 .Çocukluk Yıllarında Erkek
Merhaba ben Necip 26 yaşındayım.Kendi hikayemden bahsetmek istiyorum.Yaşadığım o kadar çok şey var ki en iyisi tüm bunların nasıl başladığını yazayım ilgi gelirse devam ederim.
Erkeklere olan ilgim tam olarak nasıl başladı bilemiyorum. İlkokulu küçük bir ilçede okuyordum.Zayıf uzun boylu bir çocuktum ki hala da öyleyim.Henüz 7.. sınıfta falandık çok sıkı fıkı bir arkadaş grubumuz vardı. Muhammet Ege ve ben üç kafadardık. Her şeyi birlikte yapar okuldan çıkınca birinin evinde toplanıp bilgisayar oynar ya da kanala yüzmeye giderdik.Tabii beyaz slip donlarla yüzdüğümüzden her şey meydana çıkardı sudan çıkınca.Güneşte biraz oturup donların kurumasını beklerdik.Bir keresinde bu kurutmanın uzun sürmesinden evlere baya geç kalmış annelerimizden dayağı yemiştik.Artık kararımız kesindi utanmayı bırakıp çıplak yüzücektik.
Burada biraz da arkadaşlarımızdan bahsedeyim.Muhammet bizden bir yaş büyük baya kaslı sigara falan içen haylaz bir köylü çocuğuydu.Bizden çok daha girişken ve heybetliydi.Zaten yüzmeye onların köye giderdik bize yüzme öğretirdi. Ege ile ben merkezden klasik bilgisayar çocuğuyduk.Ege kilolu mükemmel kalçaları olan sarışın şirin bir çocuktu Egeyi ileri bölümlerde daha da anlatacağım 🙂
Donsuz yüzme fikrini ortaya atan tabii ki Muhammet olmuştu.Önceki seferlerde yüzerken donun üzerinden kalçalarımızı okşuyor arkamızdan vücudunu bastırıyordu.Ege bu duruma çok kızıyor küsüyordu ben de Egeye destek vermek maksadıyla yapma felan diyordum tabii.Aslında muhammedin kalçalarımı okşaması bana sikini dayaması beni çok heycanlandırıyor hoşuma gidiyordu ama ibne gibi görünmek en son istediğim şeydi.Çırılçıplak yüzdüğümüz gün her şey daha da güzel olmuştu.Muhammed kilotunu çıkarıp attı pervasızca sonra hadisenize oğlum dedi bize.Biz bu arada muhammedin mükemmel sikine odaklanmıştık resmen bizimkilerin iki katıydı.Sonrai ben soyundum.Sonra da ege.Egenin kalçaları kocaman yumuşacıktı siki ise benimki gibiydi Kalçasının tam altında kocaman bir doğum izi vardı Arkasını dönünce o ne oğum felan dedik de susturdu bizi.Kanala girdik eğnenirken muhammet yüzdürüyorum bahanesiyle beni kucağına aldı Elleri kalçalarımı sıkıyordu üzerindeyken Eli sikime taşaklarıma deliğime uzanıyordu bazen.Kolunu şöyle yap felan diyordu öğretmek için ama ben oralı bile değildim.Onu kalçalarımın arasında hissediyordum.Sonra egeyi çağırdı yanına .Eminim aynı şeyleri yapıyordu ona da.Ege de durumdan gayet memnun görünüyordu bir ara göz göze geldik ikimiz de her şeyden haberdar ve memnunduk :D.Ertesi gün benim teklifimle 🙂 yine kanala gittik ve benzer durumlar yaşandı

Olaydan bir kaç gün sonra Ege beni okul çıkışı bilgisayar oynamaya çağırdı evlerine.Evde kimse yoktu internette takılırken falan porno izleyelim dedik birden.Daha önce de izlediğimiz olmuştu porno izle okuldaki su kız nasıl güzel sikilir felan diye konuşurduk ama bu sefer farklı olacaktı.İkimizin üzerinde de okul formaları vardı.Beyaz gömlek gri pantalon işte.Aramızda şu gibi bir konuşma geçti
b_Pantolondan çıkarıp 31 çekelim mi
e_Aynen kanka kanalda her şeyi görüyoruz zaten
Ben fermuarı açtım sikimi dışarı çıkardım bu arada Ege kapıyı kitleyip tamamen soyunmuştu.Nasıl olsa görüyoruz felan dedi ben ona bakıyor bu arada soyunuyordum Yanyana oturduk ben de onun götüne daha rahat bakmak için sandalyemle geriye gittim
e_Ne necip ya sen de muhammet gibi sapıklık mı yapacaksın
b_Ne var oğlum canlısı var önümüzde bakıyoruz işte hem muhammed napıyor
e_Sana bir şey söyliycem ama yemin et kimseye söyleme
b_tamam
e_bu muhammet piçi götümü elliyor benim yüzerken sana da yapıyor mu
Serde erkeklik olduğundan mıdır nedir yok oğlum bana yapmıyor sana gözü dikmiş felan dedim dalga geçtim Ege küstü bana.Sonra gönlünü almak için yanına yaklaştım oğlum şaka yaptık bana da yapıyor dedim Nasıl elini soktuğunu felan tarif edince inandı tabii barışmış olduk.Ben 31e devam ederken tekrar arkadaki manzaralı yere geçince napıyorsun felan dedi ege
b_napayım oğlum çok güzel götün var az bakayım
e_ben de seninkine bakacağım
Ayağa kalktım ve arkamı döndüm.İcimdeki heycanı tarif edemem Ege kalçalarımı ellemeye başladı.Benim amacım tam tersiydi ama bu da iyiydi.Döndüm yüzüne baktım bu aslında onay gibi bir şeydi daha hoyrattı artık elleri ege yana döndü masadan
e_ dizime otursana
b_kimseye söylemeyeceksin dimi
e_ikimizin sırrı bu niye söyleyeyim
Kucağına oturdum kırıta kırıta o daha rahat okşuyordu ardık beni sikimi eline alıyordu bazen ben de onun sikini kalçasını oksuyordum Sandalyeden yatağa geçelim dedik Egeye domalmasını söyledim domaldı o da.Muhetşem kalcaları karşımdaydı Dayanamayıp öpmeye basladım Arasını yalasana dedi birden bu da zevk aldığınjı gösteriyordu.Önünü döderdim sikini taşağını da yaladım yuttum resmen.O gün geceye kadar yiyişmiştik egeyle.İlk olduğundan mıdır nedir sonraki yıllarda yattığım bir çok güzel kızda bile o tadı bulamadım.Egeyle ilişkimiz ve benim cinsellik hayatım böyle başlamış oldu.Aslında düşünüyorum da Xhamster okuyucularının youmlarına göre çok şey anlatabilirim bu benim ilk hikayemdi umarım güzel olmuştur.öpüyorum

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

mersin escort malatya escort şişli escort mecidiyeköy escort sex hikaye sex hikayeleri otele gelen escort çankaya escort beşiktaş escort bakırköy escort kayseri escort bakırköy escort antep escort seks hikayeleri gaziantep escort bahçeşehir escort Escort ankara Ankara escort bayan Ankara rus escort Eryaman escort bayan Etlik escort bayan Ankara escort bayan Escort sincan Escort çankaya sincan escort dikmen escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com keçiören escort etlik escort kocaeli escort kocaeli escort film izle şişli escort taksim escort izmir escort izmir escort izmir escort ankara escort beylikdüzü escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort kırklareli escort kırşehir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort manisa escort maraş escort mardin escort mersin escort Antalya escort hurilerim.com escort kuşadası escort bayan antalya rus escort Escort görükle escort bayan escort escort escort travestileri travestileri balçova escort alsancak escort gaziemir escort bornova escort konak escort buca escort karşıyaka escort mersin escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort xnxx Porno 64 alt yazılı porno bursa otele gelen escort bursa escort bayan porno izle şişli escort gaziantep escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj Bahis sitesi porno porno gaziantep escort